Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2792 E. 2019/13 K. 07.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2792
KARAR NO : 2019/13
KARAR TARİHİ : 07.01.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/11/2016 tarih ve 2015/278 E. – 2016/323 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 08/03/2017 tarih ve 2017/199-2017/211 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “…” esas unsurlu tanınmış markalarının sahibi olduğunu, davalı şirketin 2013/57859 numaralı “…” ibareli marka tescil başvurusuna yaptıkları itirazlarının nihai olarak … … tarafından reddediğini, kurum kararının yerinde olmadığını, başvuru markasının tescil edilmek istendiği 37. sınıfta yer alan hizmetlerin, müvekkili markalarının tescilli olduğu 36. ve 43. sınıfta yer alan hizmetler ile yakın bağlantılı hizmetler olduğunu, bu durumun iltibasa sebep olacağını, … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/256 E. sayılı kararında açıkça davacı markasının tanınmış olduğunun ve 36 ve 43. sınıf hizmetler ile 37. sınıfta yer alan hizmetlerin aynı sektörel hizmetler olduğunun hüküm altına alındığını, dava konusu markaların 1957 yılından beri davacı tarafından kullanıldığını ileri sürerek, davalı … …’in 2015/M-5526 sayılı kararının iptalini istemiştir.
Davalı … vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, taraf markalarının benzer olmadığını, tarafların iştigal konularının farklı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının “…” ibareli markaları ile davalının “THEDIVANYAPI+şekil” ibareli marka başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve anlamsal olarak, ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunmadığı, davacı markasının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle davalının bu başvurusuyla bu emtialar yönünden haksız bir yarar sağlayabileceği, davacının markasının itibarına zarar verebileceği ./..
kanıtlanamadığından, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki koşulların oluşmadığı, davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İstinaf Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davacının itirazına mesnet gösterdiği markaların “…” esas unsurlu olduğu, davalı Şirketin “…” ibareli marka başvurusunun asıl unsurunun da “…” ibaresinden oluştuğu, dolayısıyla tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibarelerin, 556 sayılı KHK.’nın 8/1-(b) maddesi anlamında benzer bulunduğu, davacı şirket markalarının tanınmış olduğu da ispatlandığından, somut uyuşmazlıkta tarafların markalarını kullanmak istedikleri sınıfların benzer olup olmadığının, benzer olmayan sınıflar yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığının incelenmesi gerektiği, mahkemece bu konuda görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda, taraf markalarının kullanılmak istendiği sınıfların benzer olmadığı, davacı markalarının tanınmışlığı hakkında dosyada yeterli delil bulunmaması karşısında, 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki koşullarının davacı yararına oluşmadığının bildirildiği, davalı şirketin markasını tescil ettirmek istediği 37. sınıfta yer alan hizmetlerin, davacı markalarının tescilli bulunduğu 36 ve 43. sınıfta yer alan hizmetlerle benzer olmadığının açık olduğu, ancak davacının “…” ibareli markalarının, otelcilik ve pastahanecilik sektörlerinde tanınmışlık niteliğini haiz olduğu, bu açıdan yapılan incelemede ise davalı şirketin marka tescil başvurusunda yer alan hizmetlerden, “37. İnşaat hizmetleri” yönünden davalı şirket başvurusunun, davacı markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayabileceği, davacı markalarının tanınmışlığına zarar verebileceği ve ayırt ediciliğini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09.03.2015 gün ve 2014/18007 E.-2015/3103 K. sayılı ilamının da bu yönde olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davalı … …’nın 2015/M-5526 sayılı kararının, “37. İnşaat hizmetleri” yönünden iptaline karar verilmiştir.
Kararı davalı … vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye …,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı …’den alınmasına, 07/01/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.