Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2707 E. 2019/107 K. 08.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2707
KARAR NO : 2019/107
KARAR TARİHİ : 08.01.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen …/05/2016 tarih ve 2015/783-2016/430 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacılar vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin ortakları olduğunu, şirketin ….02.2013 tarihli genel kurul toplantısını müvekkili …’ya tebliğ ettiğini, diğer müvekkiline ise tebliğ etmediğini, toplantıda müvekkillerine bilançoların ancak Bakanlık komiserinin yanında talep etmeleri üzerine verilebildiğini, daha önce incelenmediği belirtilen bilançolardan dolayı şirketin kötü yönetildiği düşüncesiyle yönetim kurulu ve denetçinin ibra edilmediğini, şirket kasasında yüklü miktarda nakit bulundurulduğunu, kasada bu kadar para tutulması mümkün olmadığı gibi, miktarında da düşüş gözlendiğini, müvekkillerinin şirketten hiç kâr payı almadıklarını, şirket yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkı ve kâr payı almadan böyle bir şirketi yönetmeyeceklerini, bunun üstü örtülü dağıtım yapıldığını ortaya koyduğunu, ederinin çok üzerinde gayrimenkul alındığını, bunun da kasadaki parayı aklamak olduğunu, daha sonra gayrimenkulün banka kredisiyle alındığını öğrendiklerini, şirket kasasında para varken ortaklara kâr payı dağıtılmayarak gayrimenkul alınmasının şüpheli olduğunu, şirketin basiretli bir tacir gibi iyi niyetli olarak yönetilmediğini, davalı şirketin gerçek satış değerlerinin belirlenmesi ile iş ilişkisi içinde olduğu … … San. ve Tic. A.Ş. ile arasındaki satımların düşük oluşunun görüleceğini, yönetim kurulu üyelerinin aynı zamanda diğer şirketlerin ortağı ve müdürü olduklarını, bunun da …’nın 396. maddesine aykırı olduğunu, denetçinin tarafsız bir denetim yapmadığını ve sunduğu raporun yüzeysel olduğunu, genel kurul çağrı ilanının usulüne uygun yapılmadığını, gerekli ilanların verilmediğini, genel kurul toplantısında bilançoların ve kâr zarar hesaplarının kabulüne karar verildiğini, bunun mümkün olamayacağını, aynı yönetim kurulunun tekrar seçilmesinin kabul edilemeyeceğini, denetçi olarak seçilen kişinin şirketin mali müşaviri ile birlikte çalıştığını, bunun yasaya aykırı olduğunu, yönetim kurulu ve denetçinin genel kurulda ibra edildiklerini ancak, ./..
yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, genel kurul gündeminin usulüne uygun ilan edilmediğini, müvekkillerinin denetim haklarının engellendiğini, şirkette bazı kişi veya kişilere örtülü aktarımların yapıldığını, müvekkillerine karşı şeffaf ve iyi niyetli yaklaşım göstermediklerini ileri sürerek, ….02.2013 tarihli genel kurulda alınan 4, 5, 7, 8. no’lu kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak tüm dosya kapsamına göre, iptal davası açılabilmesi için olumsuz oy kullanılmasının tek başına yeterli olmayıp, ayrıca karşı oy kullanan ortağın muhalefeti tutanağa geçirmesi veya bu hususta ayrı bir dilekçe vermesi gerektiği, bu hususun dava şartı olup usuli kazanılmış hak kapsamında değerlendirilemeyeceği, iptali talep edilen genel kurul tutanağında ise davacı tarafın karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirtmediği veya bu yönde muhalefetine ilişkin ayrı bir dilekçe verdiğini kanıtlayamadığı gerekçesiyle dava açma ehliyeti yönünden yasal şartlar oluşmadığından davanın …’nın 446/1 maddesindeki dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, dava şartının yargılamanın her aşamasında dikkate alınacak olmasına göre, davacılar vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınmadığı anlaşılan 44,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 08/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.