Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2582 E. 2018/7993 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2582
KARAR NO : 2018/7993
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada … 2. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesince verilen 21/12/2016 tarih ve 2016/253 E. – 2016/459 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 14/04/2017 tarih ve 2017/344-2017/325 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Polonya’dan ithal ettiği … markalı kozmetik ürünlerini Türkiye’de pazarlayan müvekkilinin 11.03.2015 tarihinde “By …+ŞEKİL” ibareli 44/1,2.sınıftaki hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2015/20728 kod numarası verilen başvurunun Resmî Marka Bülteni’nde yayımlandığını, bunun üzerine davalı şirketin “bayfarma” ibareli 10 ve 44.sınıftaki ürün ve hizmetleri içeren 29.08.2014/70856 sayılı markasına dayanarak başvurunun reddi istemiyle itirazda bulunduğunu, Markalar Dairesi tarafından itirazın kabul edilerek başvurunun reddedildiğini, bu karara karşı müvekkilinin ret kararının kaldırılması istemiyle itirazda bulunduğunu, itirazı inceleyen YİDK’nın 2016/M-4271 sayılı kararıyla itirazı reddettiğini, kararın hukuka uygun bulunmadığını, kapsamlarında yer alan hizmetler itibariyle başvuru konusu işaret ile redde mesnet marka arasında iltibasa neden olacak bir benzerlik olmadığını, … ibaresinin yurtdışından ithal edilen ürünün markasından yola çıkılarak, By ibaresinin ise şirket yetkilisinin isim ve soy isminin ilk harflerinden oluştuğunu ileri sürerek YİDK kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve Marka Kurumu vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, redde mesnet alınan markanın asıl ve ayırt edici unsurunun “bayfarma” ibaresinden oluştuğu ve yazıldığı gibi okunduğu, 44.sınıf hizmetler bakımından somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfının olduğu, davacının başvurusunun da “…” ibareli olduğu ve “by …” ibaresinin de asıl ve ayırt edici unsur olduğu, redde mesnet marka ile başvuru konusu işaretin aynı veya benzer
sescil ve görsel etkiyi bıraktıkları, bütünsel olarak bıraktıkları izlenimin bu marka ve işaretlerin birbirleriyle ilintili oldukları yönünde kanaat oluşturduğu, bir kısım ekler itibariyle küçük bir fark varsa bile bu farklılığın ürün ve hizmetlerin ortalama tüketicilerinin önemli bir kısmı tarafından fark edilmesinin veya bilinmesinin mümkün olmadığı, redde mesnet alınan markanın kapsamındaki 44/1,2.sınıftaki tıbbi hizmetler ile güzellik bakım hizmetleriyle, başvuru konusu işaretin kapsamında olup reddedilen 4/1,2.sınıftaki tıbbi hizmetler ile güzellik bakım hizmetlerin birbirleriyle ilişkili ve aynı türden bulunduğu, redde mesnet markanın kullanılmamış olmasının itiraza mesnet gösterilmesine engel olmayacağı, zira kullanmanın korumanın şartı olmadığı, redde mesnet markanın sonraki bir tarihte kullanmama sebebiyle hükümsüzlüğüne karar verilmesinin ve hükümsüzlüğün etkisinin yargı kararlarında da gösterildiği üzere hüküm tarihinden geriye yürütülmesinin işbu davaya etkisinin olmayacağı, çünkü YİDK kararının hukuka uygun olup olmadığının tesis edildiği tarihteki hukuki koşullara bağlı bulunduğu, …’nin kararı tesis ettiği tarihte redde mesnet markanın kullanılıp kullanılmadığının araştırma yetkisinin de olmadığı, ancak verildiği tarihteki hukuki koşullara tabi olarak yargısal denetimi yapılması gereken YİDK kararının iptali istemli davalara etkisinin olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, mahkemenin vakıa ve hukuki denetim değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,50 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 17/12/2018 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.