Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2519 E. 2018/7831 K. 11.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2519
KARAR NO : 2018/7831
KARAR TARİHİ : 11.12.2018

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 21/02/2017 tarih ve 2017/34-2017/182 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalılar vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Neylan Islamoğulları tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin sigortalısı dava dışı …Parfüm San. …’a ait esans emtiasının Türkiye’den Hindistan’a havayolu ile nakliyesi işleminin davalı şirketler tarafından üstlenilip, gerçekleştirildiği halde emtialarda 30.492,00 TL hasar oluştuğunu, bu hasarın sigortalıya ödendiğini ileri sürerek, söz konusu bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı…Taş. ve Loj. Hizmet Tic. Ltd. Şti. vekili, müvekkilinin acente olduğunu, bu nedenle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, kendi sorumluluklarının ihraç edilen kargoların uygun bir biçimde taşıyıcıya teslimi ile AWB nin düzenlenerek navlun ücretinin ödenmesiyle sınırlı olduğunu, olayın diğer davalının sorumluluk alanında gerçekleştiğini, bu nedenle kendilerine dava açılamayacağını savunarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı …O. vekili, davanın uluslararası taşıma olduğunu, bu nedenle Varşova Konvansiyonu ile onu değiştiren Lahey hükümleri ve yine onu değiştiren 4 nolu Montreal Protokolü hükümlerinin uygulanması gerektiğini, protokolün 26/2. maddesindeki 14 günlük ihbar süresinin geçtikten sonra açılan davanın usulden reddi gerektiği, esasa ilişkin olarakta taşıyıcının sorumluluğunun 17 SDR ile sınırlı olduğunu, istenebilecek faiz miktarının da sınırı aşamayacağını savunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının sigorta ettireni …Parfüm San. …’a ait emtianın davalı THY’ye ait uçakla Türkiye’den Hindistan’a taşındığı, her iki davalının da sorumluluklarının bulunduğu bu taşıma sonucunda davacıya ait emtiadan 475 kg emtianın hasar gördüğü, konu ile alakalı Montreal Konvansiyonu hükümleri uyarınca brüt kg başına 19 SDR limit uygulanmak suretiyle talep edilebilecek tavan limitinin 7.600 SDR ve bununda hüküm tarihindeki karşılığının 26.288,40 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 30.492,00 TL.’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yıllık ticari avans faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, havayolu ile eşya taşınmasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine olup mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak,Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nin 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nin 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda mahkemece, gerekçede ‘…davacıya ait emtiadan 475 kg emtianın hasar gördüğü, konu ile alakalı Montreal Konvansiyonu hükümleri uyarınca brüt kg başına 19 SDR limit uygulanmak suretiyle talep edilebilecek tavan limitinin 7.600 SDR ve bununda hüküm tarihindeki karşılığının 26.288,40 TL olduğu anlaşılmakla bu meblağ üzerinden aşağıdaki şekilde hüküm kurulması uygun görülmüştür’ denilmesine rağmen, kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “Davanın kabulü ile 30.492,00 TL.’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda yıllık ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine” demek suretiyle, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratır ve infazda tereddüt oluşturur şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu yönüyle bozulması gerekmiştir.
2-Kabule göre de, dava dilekçesi ve eki belgelerinde 605 kg tutarındaki emtianın uğramış olduğu hasarın karşılığı olarak 30.492,00 TL talep edildiği halde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda hasarın 475 kg olduğu kabul edildikten sonra 475 kg hasarlı emtianın karşılığı tazminatın 30.492,00 TL olarak kabulü suretiyle gizli talep aşımı yapılarak hüküm tesis edilmesi de doğru görülmeyip kararın bu yönden bozulmasını gerektirmiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 11/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.