Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2470 E. 2018/7739 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2470
KARAR NO : 2018/7739
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … … 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/05/2016 tarih ve 2016/162-2016/336 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı ile müvekkilinin …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı ve müdürü olduklarını, davalının şirket hisselerinin %55’inin, müvekkilinin ise %45’inin sahibi olduğunu, davalının şirket adına birçok krediyi şahsi hesabına aktardığını, kendi şahsi kredilerinin ve kredi kartlarının ödendiğini, davalının müvekkilinin şirketteki müdürlük yetkisini kaldırmak, kendi işlemlerini ibra etmek amacıyla tek taraflı olarak hazırladığı gündem maddeleri ile müdürler kurulu ve genel kurul toplantısı yapmaya çalıştığını, davalının gayretinin hakkın kötüne kullanılması niteliğinde olduğunu ileri sürerek, davalının müdür sıfatıyla yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasını ve yerine müdür tayin edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, işbu dava tarihinden sonra 12.02.2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında müvekkilinin şirket müdürü seçildiğini, genel kurulda davacının temsilcisinin de bulunduğunu, davacının 12.02.2016 tarihli genel kurul kararının iptali talebinde bulunduğunu ve davanın halen derdest olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, dava tarihi 11/02/2016 tarihinden sonra 12/02/2016 tarihinde genel kurul toplantısı yapıldığı, davacının da bu toplantıya iştirak ettiği, toplantı sonucunda şirket müdürünün yeniden seçilmesine karar verildiği, davacı tarafından genel kurul toplantısında alınan kararların iptali için … … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/217 Esas sayılı dava dosyası ile dava açtığı, bu durumda işbu davaya konu edilen davalının 12/02/2016 tarihli genel kuruldan önceki döneme ilişkin davalının temsil yetkisinin kaldırılması istemine ilişkin konunun ortadan kalktığı gerekçesiyle, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, haklı nedenlerle limited şirket müdürünün azli istemine ilişkin olup, mahkemece, dava açıldıktan sonra alınan genel kurul kararında davalının yeniden müdür seçilmesine karar verildiği ve davacı tarafından genel kurul kararının iptali davası açıldığı, genel kurul tarihinden önceki döneme dair davalının temsil yetkisinin kaldırılması istemine dair davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
6102 sayılı … m. 622 gereğince bu kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümlerin kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanacağı düzenlenmektedir. 6102 sayılı … m. 450 maddesi gereğince genel kurul kararının iptaline ilişkin kesin hüküm geçmişse etkilidir. Fakat bu geçmişse etki şirket içi ilişkilerde ve bir de genel kurul kararının şirket ile üçüncü kişiler arasındaki hukuki ilişkinin unsuru veya geçerliliği şartı olduğu hallerde söz konusudur. Örneğin, görev süreleri henüz dolmamış olan yönetim kurulu üyelerini azledip yerlerine yeni üyeler seçen bir genel kurul kararı daha sonra kesin hükümle iptal edilmiş veya geçersizliğinin tespitine karar verilmişse, bu tarihte görev süreleri dolmamış bulunan eski yönetim kurulu üyeleri görevlerine dönüp devam edebilirler.(Anonim Ortaklıklarda Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 2014 syf. 327-328, Prof.Dr. Erdoğan Moroğlu)
Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça, 12.02.2016 tarihli davalının yeniden şirket müdürü seçilmesine ilişkin genel kurul kararının iptali istemiyle açılan … … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/217 Esas sayılı dava dosyasının neticesi beklenerek oluşacak sonuca göre, davacı tarafın talebi değerlendirilip bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/12/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY

1- Dava, haklı nedenlerle limitet şirket müdürünün azli istemine ilişkindir.
2- Mahkemece, dava tarihinden sonra, şirket genel kurul toplantısı yapıldığını ve davalının yeniden şirket müdürü seçildiğini, genel kurul toplantısında alınan kararların iptali için ayrıca iptal davası açıldığı, davalının önceki genel kurul dönemine ilişkin temsil yetkisinin ortadan kalkması nedeniyle, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
3- Daire çoğunluğunca, genel kurul kararlarının geçmişe etkili olacağı, yeni yöneticinin seçimine ilişkin genel kurul kararının iptali halinde, önceki dönemde görevli olup da azledilmiş olan yöneticilerin görevlerine devam edecekleri, bu nedenle yeniden yönetici seçimine ilişkin genel kurul kararının iptali davasının sonucunun beklenilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
4- Limitet şirket yöneticileri, 6102 sayılı …’nın 630.maddesi uyarınca genel kurul tarafından görevden alınabileceği veya yetkisi kısıtlanabileceği gibi, haklı sebeplerin varlığı halinde şirket ortakları tarafından da mahkemeden, yöneticinin görevden alınması veya yetkisinin sınırlandırılması talep edilebilecektir.
5- Somut olayda, %45 hisseye sahip davacı şirket ortağı, şirketi temsile yetkili %55 şirket hissedarı davalı yöneticinin azlini talep etmiş, davanın açılmasından sadece bir gün sonra, davalı şirket yöneticisi ve ortağı yeniden genel kurul yaparak kendi oyuyla yeniden kendisini yönetici olarak seçmiştir.
6- TMK m.2 de yer aldığı üzere, herkes haklarını kullanırken ve borçlarını eda ederken dürüstlük kuralına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını kanun himaye etmez. Somut olayda, davacının bu davayı açmasından bir gün sonra, davalı ortak iki kişilik şirket genel kurulunda kendi oyuyla yeniden kendisini şirket yöneticisi olarak tayin etmiştir. Her ne kadar bu genel kurulda alınan kararların iptali için ayrı bir dava açılmış olsa bile, şirket yöneticisi makamında halen davalı oturduğuna göre şirket yöneticisinin azli için açılan davanın konusunun ortadan kalktığından söz edilemez.
7- Öğretide de, haklı sebeplerin varlığı halinde, her bir ortağın şirketin ortağı olsun olmasın tüm müdürlerin yönetim yetkilerinin kaldırılması için dava açabileceği, böyle bir dava açmak için şirket genel kurulundan talepte bulunulması gerekmediği, şirket ortaklarının bu haklarının şirket sözleşmeleri veya şirket genel kurul kararlarıyla da sınırlandırılamayacağı ve kaldırılamayacağı kabul edilmiştir (Ü. Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku, Vedat Yayınevi, …-2015, s.596).
Anılan nedenlerle, halen koltuğunu ve sıfatını muhafaza şirket yöneticisinin, sadece son genel kurul mali yılı değil, önceki dönemdeki eylemleri nedeniyle de azlinin istenebileceğinin tabii olmasına göre, sonraki genel kurul kararının sonucunun beklenilmesine gerek olmaksızın azil sebeplerinin incelenmesi gerektiği halde, davanın konusunun ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın reddi doğru olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan, çoğunluğun farklı gerekçeyle kararın bozulması yönündeki düşüncesine katılmıyorum.