Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2353 E. 2018/7774 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2353
KARAR NO : 2018/7774
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 29/12/2016 tarih ve 2015/208-2016/557 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı …Ş. vekili ve davalı … vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin, davalı şirketin ortaklarından davalı … ‘ye ait 75 hisseyi 75.000,00 TL karşılığı 03.05.2012 tarihli hisse devir sözleşmesi ile devraldığını, davalının hisse devrini şirket pay defterine kaydettirmediğini, gerekli tescil işlemlerinin yapılmadığını ileri sürerek davalı şirketteki 75 hissenin müvekkiline devredildiğinin tespiti ile tescilini, aksi takdirde sebepsiz zenginleşme nedeniyle ödenen 75.000,00 TL’nin devir tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı … ‘den tahsilini talep ve dava etmiş; birleşen davada ise asıl davada davalı … ‘nin 75 hisseyi müvekkiline devretmesinde rağmen aynı hisseleri 24.08.2012 tarihli 95 sayılı yönetim kurulu kararıyla davalı …’e devrettiğini, davalı …’in, müvekkiline yapılan devirden haberdar olduğunu ileri sürerek davalı … tarafından davalı …’e yapılan hisse devrinin iptali ile 75 hissenin müvekkiline devredildiğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ; davacının satın alınan hisselerin devri ve tescili için kendisine yahut diğer davalılara hiç bir müracaatının bulunmadığını, davalı şirketin ana sözleşmesi gereğince uygun görülmeyen tescil başvurusunun reddedilebileceğini, davacıya yapılan hisse devrinin şirket yönetimince onaylanmaması hususunun öngörülemediğini, kötü niyetli olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili; davacının hisse devrine ilişkin herhangi bir müracaatının bulunmadığını, ana sözleşme gereği uygun görülmeyen hisse devirlerinin tesciline ilişkin taleplerin reddedilebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Dahili davalı vekili; davalı …’ten satın alınan hisselerin davacıya ait olmadığını, bedelinin ödendiğini, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili; müvekkilinin hukuken davalı … ‘den hisse devralmadığını, onun talimatı ile …’a devredildiğini, davacının ödediği hisse bedelinin davalı … tarafından davacıya iade edildiğini, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davalı … ‘nin davalı şirketteki bir kısım payını, şirket henüz pay senedi çıkarmadığından, alacağın temliki hükümleri gereğince davacıya devrettiği, bu işlemin hisselerin davacıya devri için yeterli olduğu, davalı … vekilinin duruşma sırasındaki beyanlarından hisseleri emanet olarak devraldığının anlaşıldığı, fiilen davalı … tarafından tasarruf edildiği, davalı … ‘nin isteğiyle bu hisselerin dava dışı …’a devredildiği ve kalan hisselerin kendisine ait olduğu belirtilse de sahip olunan hisselerin kime ait olduğunun tespitinin hukuken mümkün olmadığı, davalılar ve dava dışı …’ın aralarındaki sözleşmenin davacıyı bağlamadığı, hisse devir sözleşmesi gereği davalı …’in de sorumlu olduğu, bilirkişi raporunun hukuki değerlendirme içermesi nedeniyle hükme esas alınamayacağı, davacının bozma öncesi kararı icraya koymasının kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceği, davacının ortaklığına engel hususlarla alakalı davalı şirketçe somut delil sunulmadığı, davacının basiretli bir tacir olmadığı yönündeki iddiaların süresinde ileri sürülmemesi nedeniyle savunmanın genişletilmesi kapsamında olduğu, buna ilişkin davacıya ait icra dosyalarının dava tarihinden sonra açılan takiplere ilişkin olduğu, bu hususun hisse devrine itiraz sebebi olamayacağı, dahili davalı yönünden ise usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne, davalı …’e ait olarak görünen 75 hissenin davacıya ait olduğunun tespiti ile davacı adına tesciline, dahili davalı … yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalı …Ş. vekili ve davalı … vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, asıl ve birleşen dosyada davacının davalı … ‘den devraldığı, diğer davalı şirketteki hisselerinin, davacıya devredildiğinin tespiti ve tescili, aksi halde dava konusu hisseler için ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde; davalı … ‘nin davalı şirketteki bir kısım hisselerini davacıya devrettikten sonra, davalı …’e aynı hisseleri devrettiği, davalı …’in de aynı hisseleri başka bir kişiye devrettiği tespit edilmiş olmakla uyuşmazlığın, dava konusu hisseleri devralan dava dışı kişinin de taraf olması suretiyle çözümlenmesi gerekir. Bu itibarla, mahkemece, davacıya, anılan kişiye dava açmak için mehil verilip, bu dava ile birleştirildikten sonra davacının davalı şirkete yönelik tescil talebinin değerlendirilmesi gerekirken, anılan hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bu nedenle davalı …Ş. ve davalı … yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı …Ş. vekilinin ve davalı … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın davalı …Ş. ve davalı … yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı …Ş. vekilinin ve davalı … vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 10/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.