Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/235 E. 2018/6947 K. 12.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/235
KARAR NO : 2018/6947
KARAR TARİHİ : 12.11.2018

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ . HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 22.09.2016 tarih ve 2015/170 Esas-2016/118 Karar sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nce verilen 11.11.2016 tarih ve 2016/20-2016/22 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirketin 2007 yılından bu yana taşımacılık yaptığını, … nezdinde “… ” ve “…” markaları ile … içinde ve … dışında faaliyet gösterdiğini, ancak davalının kullandığı unvanı ve başvuru aşamasındaki “… …” markasının davacı markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer isim ve logoları kullanarak marka hakkını ihlal ettiğini, davalının kötü niyetli olduğunu, davacı markaları ile iltibas yarattığını, davacının tanınmışlığından haksız yarar sağladığını iddia ederek davalının marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespitine, davalının ticaret unvanından “…” ibaresinin çıkarılmasına, davalının adına 2015/68335 başvuru numaralı ” …” markasının tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu marka ve logonun davalı şirket ortağı ve yönetici Burak Kanat tarafından yaratıldığını ve kullanıldığını, bu kişinin davacı şirket ortağı ile evlenmeden önce davacı şirketin taşımacılık alanında faaliyetinin bulunmadığını, ticaret unvanlarının ve kullanımlarının benzemediğini, iltibasın oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ve davalının taşımacılık ile iştigal ettiği, davacı şirketin 2007 tarihinde kurulduğu ve unvan kılavuz sözcüğünün “…”, iştigal alanında kullandığı markanın “şekil + … ” olduğu, davacı markalarının 39. sınıfta taşımacılık ile ilgili tescil edildiği, davalının kullandığı ayırt edici işaret “… “‘in, dosyadaki görsellerden davacı markası ile aynı renk ve benzer formda “… + şekil+ …” olarak kullanıldığı, davalının bu ibare için 2015/68385 sayılı marka tescil başvurusu yaptığı, davalının fiili kullanımının başvuru konusu işaretin şekliyle örtüştüğü, davalı marka seçimi ve kullanımının renk, tarz, ticaret unvan seçimi ile davacıya yaklaştığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının “…” ibaresini, davacı ile aynı alanda taşımacılık sektöründe 39. sınıfta kullanmasının iltibas yarattığı ve tecavüz oluşturduğunun tespitine, önlenmesine, bu kullanımlarının durdurulmasına ve tecavüzün sonuçlarının ortadan kaldırılmasına,
davalının seçtiği unvan kılavuz sözcüğününde … ticaret unvanından terkinine çıkartılmasına, marka tescil edilmediğinden vakitsiz açılan marka hükümsüzlüğü davasının reddine, kararın ilanına karar verilmiştir.
Davalı vekilinin istinaf başvurusu HMK’nın 353/1-b. maddesi gereğince esastan red edilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, meni, ticaret unvanının terkini ve davalı adına yapılan marka başvurusunun hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, Mahkemece davacı ile davalının taşımacılık alanında faaliyet gösterdiği, davalının markasal kullanımlarının davacı markasına tecavüz oluşturduğu, davalının ticaret unvanının yeterli ayırt ediciliğe sahip olmadığı gerekçesiyle davalının ‘…’ ibaresini 39. sınıfta taşımacılık alanında markasal kullanımlarının davacı markasına tecavüz oluşturduğunun tespitine ve menine, davalının ticaret unvanından ‘…’ ibaresinin çıkarılmasına karar verilmiştir. Ancak, “…” ibareli davacı markaları ile davalının markasal kullanımına konu “…” ibarelerinin görsel ve kavramsal açıdan farklı olduğu, özellikle davacı ve davalı markalarında bulunan logoların farklı olması, taraf markalarında kullanılan ibarelerin yabancı dildeki anlamlarının markalarda kullanılan logolarla örtüşmesi nedeniyle davacı markaları ile davalının markasal kullanımlarının iltibas oluşturmadığı, davalının ticaret unvanın davacı ticaret unvanından yeterli ayırt edicilik vasfına sahip olduğu, nitekim yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile davacı tarafından, davalının marka tecavüzü nedeniyle şikayet edilmesi neticesinde soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunda da aynı sonuca varıldığı halde mahkemece hatalı gerekçeye dayalı olarak; marka hakkına tecavüzün tespiti ve meni ile davalının ticaret unvanından ‘…’ ibaresinin çıkarılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.