Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2343 E. 2018/7778 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2343
KARAR NO : 2018/7778
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 22/02/2017 tarih ve 2015/686-2017/109 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin, davalı … Ltd. Şti.’nin ortağı, davalılar … ve …’in şirket müdürü, diğer davalıların ise şirketin bir kısım taşınmazlarının tapuda alımını gerçekleştiren kişiler olduğunu, davalı şirkete ait üç adet dairenin şirket ortaklık payının küçültülmesi amacıyla davalı şirket ortaklarınca diğer davalılara satışının yapıldığını, yapılan işlemlerle ilgili olarak tarafına bilgi verilmediğini ve onayının alınmadığını ileri sürerek, yapılan satışın ve davalılar …, Hacı Demir Yürek ve … adına oluşan kayıtların muvazaa nedeniyle iptaliyle tekrar şirket adına tesciline ve müvekkili davacının şirket ortaklığından haklı sebeple çıkmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş; yargılama sırasında davalılar …, Hacı Demir Yürek, … ve davalı şirket yönünden davadan feragat etmiştir.
Davacı vekili 11.06.2014 tarihli dilekçesiyle davayı tam ıslah ederek, davalı müdürlerin, davalı şirketin alacaklıları dava dışı … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti.’ye olan borçlarını aralarında akdedilen sözleşmeler uyarınca zamanında birer daire veya bedelleri ödenerek sonlandırmayıp davalı şirket aleyhine alacağın tahsili davalarının açılmasına sebebiyet verdiklerini ve mezkur … Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/115 E.- 2011/112 K. ve 2010/67 E.- 2011/132 K. sayılı dava dosyaları sonuçlandığında ilgili mahkeme ilamları uyarınca yargılama giderleriyle
birlikte toplam 325.045,47 TL olan borcu yine derhal ödemeyip 17.09.2013 tarihinde 432.652,60 TL’ye yükselmesine yol açarak bu bedel üzerinden alacaklılarla tasfiyeye giriştiklerini, anılan tasfiye tarihinde borcun üç daire verilmek suretiyle tasfiye edildiğini ancak, dairelerin bedellerinin tasfiye anında artmış olduğu dikkate alınarak iki daire verilmek suretiyle borcun tasfiyesine gidilebilecekken dairelerin değeri olduğunda daha düşük gösterilerek iki daire yerine üç daire vermek suretiyle mahsuplaşıldığını ve böylelikle bir dairenin fazladan verildiğini, ayrıca davalılar … ve …’in şirkete ait bir kısım daireleri muvazaalı olarak yakınlarına vermek suretiyle şirket özkaynaklarını yetersiz kıldıklarını, nitekim bu dairelerin açılan muvazaa davası sonucunda Sincan Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2010/205 E. – 2013/223 K. sayılı kesinleşmiş ilamıyla şirkete döndüğünü, esasen davalı müdürlerin söz konusu muvazaa işlemine girişmeselerdi zamanında şirket borçlarını, borcun yükselmesine yol açmaksızın alacak davaları sonuçlandığında şirkete dönen bu dairelerle rahatlıkla ödeyebilecekken anılan muvazaalı işlemler nedeniyle şirket borcunun daha da artmasına ve şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiklerini ileri sürerek davalı şirket müdürlerinin şahsi sorumlulukları nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL’nin avans faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile davalı şirkete ödenmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, dava dışı … Ltd. Şti. ile … Ltd. Şti.’nin, davalı … Ltd. Şti.’den alacaklı oldukları, alacağın dava dışı şirketlerin taşeron olarak yaptıkları işlerden kaynaklandığı, işbu alacaklarının tahsili için aynı Mahkemenin 2008/115 E. ile 2010/67 E. sayılı dosyalarında ayrı ayrı davalar açtıkları, iş sahibi davalı … Ltd. Şti.’nin eksik ve ayıplı iş itirazlarında bulunduğu ve yapılan itirazın haksız olmadığı, yargılamalar neticesinde, yüklenici dava dışı şirketler lehine hükümler tesis edilip mezkur hükümlerin kesinleştiği, buna göre 08.09.2011 tarihi itibariyle davalı … Ltd. Şti.’nin dava dışı şirketlere yargılama giderleriyle birlikte toplamda 325.045,47 TL borcunun bulunduğu, bu borcun anılan tarihte ödenmeyerek alacaklı şirketlerle yapılan 06.09.2013 tarihli protokol kapsamında 17.09.2013 tarihinde 402.652,63 TL olarak üç adet daire verilmek suretiyle tasfiye edildiği, davalı … Ltd. Şti.’nin hüküm tarihleri olan 2011 yılı ve sonrası itibariyle kayıtlarının tetkikinde, kararlara konu borçları ödeme imkanının olmadığının anlaşıldığı, 17.09.2013 tarihinde 432.652,60 TL karşılığı olarak üç daire verilerek borcun tasfiye edilmesinde davalıların bir kusurunun ispatlanamadığı ve borcun zorunlu olarak geç ödendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, davalı limited şirket müdürlerinin şirketi zarara uğratan eylemlerinden kaynaklanan dolaylı zararın tazmini ve şirkete ödenmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde, davalı şirkete ait dairelerin muvazaalı olarak davalıların yakınlarına devredildiğini ve bu nedenle şirketin borçlarının şirket alacaklılarının açtıkları davalar sonunda ödenemediğini, akabinde borçların tasfiyesi amacıyla dava dışı alacaklı şirketlerle girişilen tasfiye aşamasında, tasfiye tarihinde dairelerin rayiç değerleri dikkate alınmaksızın toplamda iki daire verilmek suretiyle borçların tasfiyesi mümkünken fazladan bir daire verilerek tasfiyesine gidildiğini ileri sürmüştür. Davacının iddiasına konu davalı … Ltd. Şti.’ye ait muvazaa yoluyla devredilen bir kısım dairelerin Sincan Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kesinleşen 2010/205 E. – 2013/223 K. sayılı ilamıyla şirkete döndüğü anlaşıldığına göre, davalı müdürlerin muvazaalı olarak daireleri devretmiş olmaları ve böylelikle şirket aktifinin azalmasına yol açmak suretiyle … Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/115 E.- 2011/112 K. ve 2010/67 E.- 2011/132 K. sayılı kararlarıyla kesinleşen 325.045,47 TL borcun artmasında kusurlu olup olmadıkları ve şirket zararına yol açıp açmadıkları hususunun tartışılmamış olması bozmayı gerektirmiştir.
2- Ayrıca, alacaklılarla sonuç mahsuplaşma sırasında, borçların tasfiyesi amacıyla alacaklılara devredilen üç dairenin bedelinin ödenmesi gereken borçtan yüksek olduğu da iddia edildiğinden bu hususlar tartışılıp değerlendirilmeksizin yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı karar verilmesi de doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 10/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.