Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2262 E. 2018/7610 K. 04.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2262
KARAR NO : 2018/7610
KARAR TARİHİ : 04.12.2018

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK

Taraflar arasında görülen davada … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/09/2016 tarih ve 2015/46 E – 2016/235 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 15/02/2017 tarih ve 2017/94-2017/135 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl ve birleşen davada davacı vekili asıl davada, müvekkilinin tanınmış “…”, markasının sahibi olduğunu ve çok sayıda “…” esas unsurlu markalarının bulunduğunu, davalı şirketçe 24.05.2013 tarihinde 2013/47315 sayılı, “…” ibareli, 09. sınıf ürünleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince başvuruya iltibas ve tanınmışlık vakıa ve hukuki sebebine dayanılarak itiraz edildiğini, itirazın nihai olarak YİDK tarafından kısmen kabul edildiğini, 9. sınıfta yer alan malların bir kısmı bakımından tescil işlemlerinin devam ettiğini, kapsamda bırakılan mallar bakımından da iltibas ve tehlikesi bulunduğu gibi, 556 sayılı KHK’nın 8/4. madde koşullarının da bulunduğunu ileri sürerek … YİDK’nın 2014-M-16616 numaralı kararının iptaline, markanın tescili halinde hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir. Birleşen davada aynı gerekçelerle birleşen davalıya husumet yöneltilmiştir.
Asıl davalı … vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davalı vekili, davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davacının “…” ibareli bir çok markasıyla davalının “…” ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak, ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, fakat farklı mal sınıfında tescilli olmaları nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki iltibasın oluşmadığı, bununla birlikte davacının “…” ibareli markalarının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyinin yüksek olduğu, bu tanınmışlığın 1998 tarihli … kayıtlarına da işlendiği, davalı başvurusunun bir patent ofisi aracılığı ile yapıldığı, “…” markasının varlığı ve tanınırlığı, bu açıdan başvurucu yönünden bilinmesi gerekirken, tanınmış bir marka ile birebir aynı punto ve yazılarla, aynı ibareli marka başvurusu yapılmasında, davacının tanınmışlığından haksız yararlanma, onun tanınmışlığı ve reklâm gücünden istifade edilerek toplumun dikkatinin çekileceği, onun temsil ettiği imaj ve güveni hiçbir masraf ve çaba harcamadan kendi markasını taşıyan ürünlere devredeceği mümkün olduğundan 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki koşulların davacı yararına oluştuğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile … YİDK’nın 2014-M-16616 sayılı kararının iptaline, dava konusu marka tescil edildiğinden, 2013/47315 sayılı markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı birleşen davalı şirket vekilince ve asıl davalı … vekilince istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı başvurusu ile davacı marklarının ibare bakımından aynı olduğu, davalının başvuru kapsamında kalan hizmetleri incelendiğinde, çekişme konusu 09. sınıfta yer alan malların davacı markalarının tescil kapsamında yer almadığı, tamamen ayrı bir sınıfta bulunduğu, bu nedenle bu mal ve hizmetler yönünden imaj transferinin gerçekleşme ihtimalinin bulunmadığı, tanınmış markanın ününden yararlanma veya davacının itibarına zarar verme gibi bir durumun da dava konusu başvuruda bulunmadığı, dava konusu mallar hem yüksek dikkat düzeyindeki tüketiciye hitap etmekte olduğu, hem de çok farklı bir sektörü ilgilendirdiği, bu nedenlerle 556 sayılı KHK’nın 8/4 koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile davalı … AŞ. ve davalı … vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne, … 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 21/09/2016 gün ve 2015/46 E 2016/235 K. sayılı kararının kaldırılmasına, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 40,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 04/12/2018 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.