Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2255 E. 2018/7740 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2255
KARAR NO : 2018/7740
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada … 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20/10/2016 tarih ve 2014/580 E – 2016/595 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 07/03/2017 tarih ve 2017/73-2017/89 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin toplam sermayesinin davaya konu 29.11.2013 tarihli olağanüstü genel kurul öncesinde 67.538.125,00 TL olduğunu, her birinin 25,00 TL değerinde 2.701,525 adet hisseye ayrıldığını, dava konusu edilen karar uyarınca her biri 25,00 TL değerinde 7.589.538 adet hisseden oluşan 189.738.450,00 TL’ye arttırıldığını, davacıların davaya konu 29.11.2013 tarihli olağanüstü genel kurul öncesinde ve dava konusu karar sonrası ortaya çıkan sermaye paylarının olduğunu, şirketin 02.10.2013 gün ve 2013/4 sayılı müdürler kurulu toplantısında alınan kararların duyurulduğu 03.10.2013 tarihli şirket bildiriminin, davacılardan …’nun çalışanı tarafından, 11.10.2013 tarihinde davacının … dışında olduğu halde tebellüğ edildiğini, diğer davacıların da kendilerine herhangi bir tebligat yapılmaksızın konu hakkında bilgi sahibi olduklarını, duyuru içerisinde sermaye artışının gerçekleştirileceği, bu bakımdan nakden arttırılacak sermayenin karşılığında çıkarılacak yeni paylardan davacıların edinme hakkını kullanarak sermaye iştirak bedelini taahhüt edilip edilmediği hususunun 15 gün
içerisinde şirkete bildirilmesinin istenildiğini, bu yönde bir taahhüdün alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ortaklar kurulu karar vermediği müddetçe yeni pay çıkartılması ve çıkartılacak paylarda rüçhan haklarının kullanılmasının hiçbir suretle kısıtlanamayacağını, davalı şirketin müdürler kurulu tarafından yapılan duyuruya şirket ortaklar kurulu tarafından sermaye artışına yönelik bir karar verilmediği müddetçe yanıt verilmesinin mümkün olmadığını, şirketin ödenmiş sermayesinde artışın ortakların şirketten olan alacaklarından karşılanacağına dair beyan ve kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, nakit olarak arttırılacak bu kısmın ortakların şirketten olan alacaklarından karşılanmasının genel kurul evvelinde kararlaştırılabilecek bir husus olmadığını, alınan kararın usul ve yasaya, esas sözleşmeye ve objektif dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, esas sözleşmenin tadil metninin usul ve yasaya aykırı olduğunu, esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve belirli bir amaçla özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği fonlar sermayeye dönüştürülmeksizin nakden sermaye artırılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 3 no’lu kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müdürler kurulunun almış olduğu kararın sermaye artırımına ilişkin yapılacak olağanüstü genel kurul öncesi yapılması gereken zorunlu usuli işlemler olduğunu, 29.11.2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağında sermaye artırımı kararının 29.11.2013 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alındığının açık olduğunu, şirket ortaklarının artırılacak sermayeye mevcut paylarının sermayeye oranına göre alma haklarından mahrum bırakılmaması için bu artırıma iştirak etme imkanının onlara tanınmış olduğunu, iştirak taahhüdünde bulunan ortakların şirketten olan alacaklarının belgeli olduğunu, … 462. maddesi anonim şirketler ile ilgili olduğunu, davalı şirketin dışardan sermaye ihtiyacı doğduğu için sermaye artırımı kararı alındığını, davacıların şirketteki sermaye payı oranının % 0007 nispetinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile davalı şirketin 29/11/2013 tarihli olağanüstü genel kurul kararında alınan 3 no’lu kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi bilirkişi raporlarını aynen karara yansıtmış olup, bilirkişi raporunun ilk derece mahkemesince de benimsenmiş olduğu, 29.11.2013 tarihli Olağanüstü Genel Kurul toplantısında alınan, şirket sermayesinin arttırılması ve şirket ana sözleşmesinin şirketin sermayesi başlıklı 8. maddesinin oylamaya sunulmasına ilişkin 8. maddesinin tadil edilmesi hususlarının oylamaya sunulduğu, 3. madde ile sermayenin dış kaynaklardan arttırılması kararı verildiği, … 591/3 maddesi gereğince, paydaşların rüçhan hakkını kullanım süresinin 15 günden az olmaması gerektiği, ilanın Ticaret Sicil Gazetesinde 10.10.2013 tarihinde, Vatan Gazetesinde ise 12.10.2013 tarihinde yapılmış olup, şirket genel kurulu henüz sermaye arttırımını karara bağlamadan, 15 günlük sürenin başlatıldığı, oysa rüçhan hakkının genel kurul tarihi öncesinde başlatılmasının mümkün olmadığı, limited şirketlerde iç kaynaklar mevcut iken, sadece dış kaynaklı arttırıma gidilmesinin, rüçhan hakkını kullanamayan ortakların mevcut paylarının düşmesine ve daha sonra yapılacak iç kaynaklı arttırımda da, daha az pay alabilmelerine neden olacak bir durum olduğu, bu nedenle hakkaniyet ve dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiğinden ilk derece mahkemesince verilen karar yerinde olduğundan HMK 353/1.b.1.maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 10/12/2018 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.