Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2254 E. 2018/7423 K. 27.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2254
KARAR NO : 2018/7423
KARAR TARİHİ : 27.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 01/11/2016 tarih ve 2015/11-2016/124 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı, bahçesindeki davalı tarafından sigortalanan kayısı ağaçlarının, çiçekten sonra çağla dönemindeyken meydana gelen don afetinden dolayı zarar gördüğünü, ancak davalı sigorta şirketince zararının ödenmediğini ileri sürerek 25.000 TL’nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, don olayının kayısı ağaçlarının çiçeklenme dönemindeyken yaşandığını, oysa sigorta poliçesinin teminat kapsamının, meyve bağlama dönemine girmesinden sonra başladığını, bu nedenle müvekkili şirketin hasardan dolayı sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, kayısı bahçesinde bulunan ağaçların 19/03/2010 tarihinde meydana gelen don olayında meyve döneminde olduğu ve kayısı ağaçlarının meyve döneminde zarar gördüğü, poliçe kapsamındaki hasarın 4.080,00 TL olduğu, her ne kadar kısa kararda 4.090,00 TL’nin tahsiline karar verilmiş ise de bu durumun basit yazım hatasından kaynaklandığı gerekçesi ile 4.080,00 TL’nin tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, devlet destekli bitkisel ürün sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması gerekmektedir. Aksi halde,
yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır. Nitekim, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.04.1992 tarih ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
Somut olayda mahkemece kısa kararda “4.090,00 TL’nin tahsiline” karar verilmiştir. Ancak, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, “4.080,00 TL’nin tahsiline” şeklinde hüküm kurulmuştur. Buna göre, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılmadığı, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmış olduğundan, kararın re’sen bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 27/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.