Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2176 E. 2018/7877 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2176
KARAR NO : 2018/7877
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada … 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 20.09.2016 tarih ve 2014/327 Esas-2016/226 Karar sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 15.02.2017 tarih ve 2017/144-2017/132 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirketin 2012/69539, 2013/44594, 2013/44595, 2013/44597, 2011/117667 sayılı, 02, 10, 15, 22, 23, 26, 29, 30, 31, 33, 34, 36, 37, 45. sınıf mal ve hizmetlerde kullanılan “…”, “…”, “…”, “… …”, “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalı şirket tarafından yapılan 2012/6926 başvuru numaralı, 43. sınıf mal ve hizmetlerde kullanılmak üzere “…” ibareli marka tescil başvurusuna iltibas ve markalarının tanınmışlığından faydalanma sebeplerine dayalı olarak davacı şirketçe yapılan itirazın, nihai olarak Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, … YİDK’nın 2014-M-8014 numaralı kararının iptalini, tescili halinde markanın hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini istemiştir.
Davalı … vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Porselen Turizm ve Vitrifiye San. A.Ş. vekili, davalı şirketin “…” esas unsurlu, tanınmış bir çok markasının bulunduğunu, başvuru konusu marka ile davacı markaları arasında iltibasın bulunmadığını, başvurunun seri markaya ilişkin olduğunu, “…” markasının davalı şirkete ait olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, başvuru kapsamındaki malların ve hizmetlerin, itiraza dayanak markaların kapsamındaki mal ve hizmetlerle ortalama tüketici kitlesi, doğal yapısı, kullanım amacı, fiyatı, alım sıklığı, üretim dağıtım ve satış kanalları ile yerleri, rekabet, ikame veya tamamlama ilişkisi itibariyle tamamen farklı olduğu ve benzer olmadığı, davacı markası kapsamında çekişmeli 43. sınıf hizmetlerle aynı/aynı tür veya benzer mal veya hizmetler bulunmadığı, marka işaretleri arasında görsel, işitsel, kavramsal yönlerden ve bıraktıkları genel intiba yönünden benzerlik bulunmadığı, ortalama tüketici açısından karşılaştırmaya esas alınan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, tescilde önceliğin davalı yana ait olduğu, davacı tarafça, tanınmışlık konusunda herhangi bir delil sunulmadığı, davacının 43/03. sınıf hizmetler yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesinden kaynaklanan öncelikli bir hakkının bulunmadığı, davacının fiili kullanımları nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesine göre 43/01, 43/02. sınıflarda öncelikli hakkı bulunduğu kabul edilecek olsa dahi, davalının bu fiili kullanımlardan çok daha önceki tarihli “…” esas unsurlu marka tescilleri ve 2010 yılından itibaren gerçekleştiği kanıtlanan fiili kullanımları nedeniyle dava konusu başvuru açısından da kazanılmış hakkı bulunduğu, davalının kötüniyetli hareket ettiğine ilişkin somut verilerin bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 12/12/2018 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.