Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2126 E. 2018/7705 K. 06.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2126
KARAR NO : 2018/7705
KARAR TARİHİ : 06.12.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 22/12/2015 tarih ve 2015/807-2015/872 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında bayilik sözleşmesi imzalandığını, davalıya teslim edilen pencere ve kapı sistemleri karşılığında davalının toplam 100.000 TL değerindeki çekleri müvekkiline keşide ederek verdiğini, ancak söz konusu çeklerin zamanında ödenmediğini, başlatılan icra takibi hakkında ise davalının talebi ile icranın geri bırakılması kararı verildiğini, davalının müvekkili aleyhine sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek, çeklerin bankaya ibraz tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili zamanaşımı def’inde bulunmuş, alacağın da ödendiğini savunmuştur.
Mahkemece uyulan bozma kararı, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafça 40.000,00 TL ödeme yapıldığına dair dosyaya sunulan dekontların üzerinde 10. ve 11.aylara ait İş Bankası çeklerine karşılık” açıklamasının yer aldığı, davacı tarafın ise bu ödemelerin davaya konu çeklere ilişkin olmadığını beyan ettiği, davacı vekilinin 16/09/2013 tarihli duruşmada “davalı ile müvekkili davacı şirketi arasında uzun süren ticari ilişkisinin mevcut olduğunu, bu ticari ilişkiye istinaden bir çok çek verilip alındığını” beyan ettiği, ardından 30.11.2010 vade tarihli 20.000,00 TL bedelli çeke ait sureti dosyaya ibraz ettiği, dava konusu çekler arasında 30.11.2010 vade tarihli 20.000,00 TL bedelli çekin olmadığı, yine dava konusu çekler arasında 10. ve 11. aylara ait toplamda 35.000,00 TL bedelli çeklerin de olduğu, bozma ilamında belirtilen ispat külfetinin yer değiştirerek davalı tarafın yaptığını iddia ettiği 40.000,00 TL ödemeyi vadesi gelen 10. ve 11. aylara ait çeklerden hangisine ilişkin yaptığını ispat etmek zorunda olduğu, ancak dosya kapsamında bu hususa ilişkin bir delile rastlanılmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentte açıklanan temyiz itirazları dışındaki sair itirazları yerinde değildir.
2- Dava, 6762 sayılı …’nın 644. maddesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen önceki karar, Dairemizin 7.5.2015 tarihli kararında gösterilen nedenlerle davalı yararına bozulmuş, mahkemece bozmaya uyulmakla taraflar yararına oluşan usuli müktesep haklar gözetilerek, uyuşmazlığın, bozma ilamında açıklandığı biçimde yapılacak araştırma ve değerlendirmeye göre çözümlenmesi gerekir. Bir başka deyişle, uyuşmazlık, davalı tarafından yapılan 40.000 TL tutarındaki ödemenin, dava ve takip konusu olup 2010 yılının 10. ve 11. aylarında keşide edilen çeklere mahsup edilmesi gerekip gerekmeyeceğinin belirlenmesi ile çözüme kavuşturulmalıdır.
Bozmadan sonra yapılan yargılama aşamasında, davacı yanca, takip ve dava konusu yapılmayan 30.5.2010 keşide tarihli toplam 20 bin TL tutarındaki iki adet çekin ve 30.11.2010 keşide tarihli 20 bin TL tutarındaki bir adet çekin fotokopisi ibraz olunarak davalı tarafından yapılan ödemenin bu çeklere mahsup edildiği ileri sürülmüştür. Davalı tarafından keşide edilen çeklerin keşide ve ibraz tarihleri ile davalı yanca yapılan ödemenin tarihi gözetildiğinde uygulanması gereken 818 sayılı BK’nın 84/1. maddesi, “Birden fazla borçları bulunan borçlu, borçları ödemek zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etmek hakkını haizdir. Borçlu beyanatta bulunmadığı surette vukubulan tediye kendisi tarafından derhal itiraz edilmiş olmadıkça alacaklının makbuzda irae ettiği borca mahsup edilmiş olur.” hükmünü haizdir. Davalı yan, yaptığı ödemenin davacı lehine keşide edilen 10. ve 11. aylara ilişkin İş Bankası çeklerine mahsuben yaptığını beyan etmiştir. Söz konusu ödeme beyanı, açıklanan kanun hükmüne uygun ve geçerlidir. Keza, davacı tarafından bozmadan sonra ibraz edilen çeklerin hiçbirinde, yapılan ödemenin bu çeklerden birine yahut birkaçına mahsup edildiğini gösteren bir işaret bulunmadığı gibi davacı yanca bu çeklerin davalıya iade edilmediği de dosya kapsamı ve davacı ikrarıyla sabittir.
Bu durumda, bozmadan sonra ibraz edilen 30.11.2010 keşide tarihli 20.000 TL tutarındaki çek de dahil olmak üzere taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde davalı üzerinde doğan borçlar nedeniyle, davalı tarafından keşide edilen ve keşide tarihleri 10. ve 11. aylara tesadüf eden ve muhatabı İş Bankası olan çeklerin toplam tutarının 55.000 TL olduğu anlaşılmış olmakla, davalının yaptığı 40.000 TL’lik ödemenin, salt keşide tarihleri bu aylara tesadüf eden çekler bakımından yapılmış kısmi bir ödeme niteliğinde bulunduğunun ve yapılacak mahsup işleminin de, ancak, 818 sayılı BK’nın 86. maddesi hükmüne göre ve fakat bozma dışında bırakılan hususlar bakımından davacı yararına oluşan müktesep hak gözetilerek, takip ve dava konusu yapıldığına bakılmaksızın, bu aylara tesadüf eden çekler arasında muaccel oldukları tarih esas alınarak yapılması gerektiğinin kabulü zorunludur.
Şu halde, işbu davaya konu edilen 25.10.2010, 30.10.2010 ve 25.11.2010 keşide tarihli toplam 35.000 TL tutarındaki dört adet çekin bedelinin davalı tarafından ödendiği, ödemeden arta kalan 5.000 TL’nin ise, dava konusu çeklerden daha sonra muaccel olan, dava ve takip konusu olmayan 30.11.2010 tarihli 20.000 TL’lik çek bedeline mahsup edilmesi gerektiği anlaşılmakta olup mahkemece de bu çerçevede karar verilmek gerekirken, hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olması yerinde görülmemiş, davalı yanın bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulüyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) no’lu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile yerel mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.