Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2097 E. 2018/7790 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2097
KARAR NO : 2018/7790
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/07/2015 tarih ve 2014/398-2015/188 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Uludağ Vergi Dairesi Müdürlüğünün mükellefi olan dava dışı şirketin davalı banka nezdindeki hak ve alacaklarına 6183 sayılı Yasa’nın 79. maddesi uyarınca elektronik haciz uygulandığını, bankanın, mükellefin hesaplarında bulunan menkul varlıkları üzerinde davacının haczinden önce bankanın rehin hakkı olduğunu ileri sürerek hacze karşı çıktığını, davalının henüz muaccel hale gelmemiş borç için rehin tesis etme hakkı bulunmadığı gibi, bu nitelikte bir rehnin amme alacağına nazaran öncelik hakkı olmadığını ileri sürerek, davalı bankanın borçlu bulunduğunun tespitini ve hacze konu 46.167,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı şirketle imzalanan sözleşmelere göre, müvekkili bankanın borçlunun her türlü alacak ve mevduatı üzerine rehin ve hapis hakkı bulunduğunu, rehin ve hapis hakkını kullanabilmesi için borcun muaccel ve borçlunun mütemerrit olmasının gerekmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, yargılama devam ederken davacı vekilinin mahkemeye hitaben vermiş olduğu dilekçeyle, dava dışı şirketin vergi dairesine başvurarak vergi borcunun yapılandırılması talep ettiği ve vergi borcunun yapılandırıldığını, dava konusu elektronik haczin iptal edildiğini bildirdiği, bu itibarla davanın konusuz kaldığı, davacının dava açmakta haklı olduğundan davacı lehine yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davalı yanın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve mahkemece konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesis edilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Ancak, davalı banka vekili dava dışı mükellef şirketle imzalanan kredi sözleşmelerinin ilgili maddelerine göre davalı bankanın mükellef şirketin banka nezdinde bulunan her türlü alacak ve mevduatı üzerinde rehin hakkı bulunduğunu, rehin ve hapis hakkının kullanılabilmesi için borcun muaccel, borçlunun da mütemerrit olmasının gerekmediğini ileri sürerek davaya konu bloke işleminin haklı olduğunu savunmuştur. Mahkemece, anılan savunmayla ileri sürülen hususlar değerlendirilmeksizin ve karar yerinde de gerekçesi açıklanmaksızın davacının işbu davayı açmakta haklı olduğundan bahisle yargılama giderlerinin davalı yana yükletilmesi doğru görülmemiş, eksik incelemeye dayalı olarak tesis edilen hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 10/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.