YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2081
KARAR NO : 2018/7587
KARAR TARİHİ : 03.12.2018
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada …2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 27/12/2016 tarih ve 2016/317-2016/694 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı banka vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davalılardan …’in müvekkili şirketin ortağı ve müdürü olduğunu, şirketin hesabında iki müdür tarafından müşterek imza ile işlem yapılabildiğini, ancak banka hesap hareketleri ile şirket kayıtları karşılaştırıldığında 07/03/2012 tarihinde 825,00 TL, 23/05/2012 tarihinde 5.980,00 TL ve 07/03/2012 tarihinde 1.625,00 TL olmak üzere toplam 8.430,00 TL’nin tek imza ile davalı … tarafından çekildiğinin ve bu paraların şirket kayıtlarına girmediğinin tespit edildiğini, davalı banka kayıtlarında hesabın müşterek olduğunun açıkça belirtildiğini, bu paraların çekilmesi ile davalı …’in sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek toplam 8.430,00 TL’nin çekildiği tarihlerden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili; yetkisiz temsille ödendiği iddia edilen paraların şirket adına ödendiğini, ödeme işlemi esnasında diğer yetkili kişinin davalı banka tarafından sehven dekontta imzasının alınmamasının sonucu değiştirmediğini, banka personeli ile kurulmuş güvene dayalı ilişki nedeniyle daha önceki müdürün de tek başına para çektiğini, bunun taraflar arasında uygulama haline geldiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili; davacı şirketinin % 50 oranında hissedarı iken ortaklıktan ayrıldığını, ortak oldukları süre içerisinde davacı ile aralarında hesap görme işini halledemediklerini, şirket adına müvekkilinin yaptığı bazı masrafları davacının ödemek istemediğini, aralarında bu konuları konuştuklarında kendisine ortak hesaplarından para çekebileceğini söylediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davanın kabulüne, 8.430,00 TL’nin 825,00 TL’lik kısmının 07.03.2012, 5.980,00 TL’lik kısmının 23.05.2012 ve 1.625,00 TL’lik kısmının ise 18.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı banka vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, mevduat hesabında bulunan davacı şirkete ait paranın, davalı banka tarafından tek başına para çekmeye yetkisi bulunmayan davacı şirket temsilcisine ödendiği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyularak, yukarıda özetlenen gerekçelerle davalı banka hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, hükümden sonra, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.11.2017 tarih ve 2017/41 Esas sayılı kararı ile davalı bankanın iflasına karar verilmiştir. Bu itibarla, davalı banka hakkındaki davanın, iflas memurlarına tebligat yapılması suretiyle kayıt kabul davası olarak görülmesi gerekirken, esasa ilişkin karar verilmesi doğru görülmemiş, re’sen bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalı banka vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı banka vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 03/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.