Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/2026 E. 2018/8028 K. 18.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2026
KARAR NO : 2018/8028
KARAR TARİHİ : 18.12.2018

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … (Kapatılan) 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 06/02/2017 tarih ve 2015/101-2017/22 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin …’da mukim, elektrik bağlantıları ve malzemeleri konusunda dünya çapında bilinen bir kuruluş olduğunu, ürünlerinde kullanılan ”DD” logo ve ”…” markalarının başta … olmak üzere birçok ülkede koruma altına alındığını, 1952 yılından beri kullanılan bu markaların … GMBH&CO (Dr. Eugen Dürrwachter …) firmasından devir alındığını, davalının ise mezkur markaları ilk defa 1982 yılında müvekkili şirketin selefi ve o zamanki sahibi olan şirket ile yapmış olduğu lisans anlaşmalarına dayanarak 01/10/1996 yılına kadar kullandığını, ancak lisans anlaşmaları yenilenmeyince hükümsüzlüğü talep edilen markaları Türkiye’de kendi adına haksız ve kötü niyetle tescil ettirdiğini, markanın gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu belirterek Paris Sözleşmesi’nin 1 mükerrer 6’ncı, 8’inci maddesi, MK’nın 2’nci maddesi, 556 sayılı KHK’nın 8/3, 8/5, 42’nci maddeleri uyarınca, davalı adına … nezdinde tescilli 2002/06759, 2005/42123 ve 2005/42124 nolu markaların hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin, dava konusu markaları davacı şirketin selefi olduğunu iddia ettiği şirket ile aralarında 1982 yılında aktedilmiş bulunan geçerli bir lisans sözleşmesi ile kullanmaya başladığını, 22/01/1988 tarihinde selef firmanın yeni bir unvan aldığını, nevi değiştirdiğini ve kollektif şirketten limited şirkete geçerek … GMBH+CO unvanını aldığını, 1996 yılında bu şirketin ortakları arasındaki anlaşmazlık nedeniyle şirketin iflas sürecine girdiğini, iflas avukatının bildirimi üzerine royalty bedellerinin Beru Ruprecht+Co KG şirketine ödendiğini, … GMBH şirketinin iflasının Pforzheim Mahkemesi tarafından 08/07/1998 tarihinde açıklandığını ve Alman Ticaret Sicilinde yayınlanarak şirketin resmen iflas ettiğini, iflas kararından yaklaşık 5 sene sonra markaya tecavüzlerin artması ve müvekkili şirketin marka hakkı ile ilgili muhatap ./..

bulamaması, markaların yenilenmemesi, markanın sahipsiz kalması nedeniyle müvekkili tarafında iyi niyetle dava konusu markaların tescil başvurusunun yapılmak zorunda kalındığını, davacı şirketin sicilden terkin edildiğini, hukuki varlığının bulunmadığını, taraf ehliyetinin olmadığını, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davanın 556 sayılı KHK’nın 8/son maddesi uyarınca reddinin gerektiğini, müvekkili markasının çok daha farklı sınıfları da kapsadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dava konusu marka üzerinde üstün hak sahipliğine dayalı olarak hükümsüzlük davası açması için hukuki menfaatinin ve taraf ehliyetinin bulunması gerektiği, davacı tarafından ibraz edilen deliller değerlendirildiğinde … ibareli markanın sahibi DODUCA GMBH+ CO. DR. Eugen Dürrwachter şirketinin 1998 yılında iflas ettiği, iflastan önce veya tasfiye sürecinde markanın davacı şirkete devrine ilişkin herhangi bir sözleşme ibraz edilmediği, … ibareli markanın haklarının Beru Ruprecht+Co GMBH & CO. KG firmasına ait olduğu anlaşıldığından, davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkini istemine ilişkin olup, mahkemece; davalı tarafça dosyaya sunulan … şirketinin varlıkları üzerine atanmış iflas idarecisi olarak hareket eden avukat tarafından15.04.1977 tarihinde düzenlenen ve … firmasının, davalı şirket ile olan lisans anlaşmasından doğan tüm hakların … firmasına devir ve temlik edildiğine ilişkin yazıya istinaden … ibareli markaların … firmasına ait olduğu kabul edilerek, davacının aktif husumet ehliyeti olmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Ancak mahkeme gerekçesinde dayanılan belgede, dava dışı yabancı şirketin davalı şirket ile olan lisans sözleşmesine dayalı haklarının devir ve temlik edildiği belirtilmiştir. Dolayısıyla bu belgeye istinaden markanın… firmasına devredildiğinin kabulü mümkün değildir. Yine davacının dosyaya ibraz ettiği belgelerden davalı adına tescilli markaya ait işaretin, 1952 tarihli WIPO nezdinde tescilli 166030 numaralı ve 1996 tarihli Avrupa Birliği Marka Ofisi (OHIM) nezdinde tescilli 226225numaralı … markasının dava dışı şirket … (önceki unvanı … …) adına tescilli iken davacı şirkete (önceki unvanı olan … adına) devredildiği, aynı şekilde 1977 tarihli Alman Patent Ofisi nezdinde tescilli 979961 numaralı markanın davacı adına tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının aktif husumet ehliyetinin varlığı kabul edilerek, tarafların ve savunmaları doğrultusunda davalı adına tescilli markaların kötüniyetle tescil edilmesi nedeniyle hükümsüzlük koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.