Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/1979 E. 2018/7656 K. 05.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1979
KARAR NO : 2018/7656
KARAR TARİHİ : 05.12.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 15/02/2017 tarih ve 2016/110-2017/28 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın … Şubesi’nde vadeli mevduat hesabı açtırarak bu hesaba 60.000 EURO yatırdığını, buna ilişkin hesap cüzdanının müvekkiline teslim edildiğini, daha sonra anılan şubede ortaya çıkan usulsüzlükler üzerine müvekkilinin hesabını kontrol ettiğini ve hesabında yalnızca 10.000 EURO bulunduğunu öğrendiğini, hesapta bulunmayan paradan davalı bankanın sorumlu olduğunu ileri sürerek, şimdilik 10.000 TL’lik kısmınınyasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 19.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 169.934,37 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacının iddiasını hesap cüzdanına dayandırdığını, oysa müvekkili bankanın kayıtları ile davacının elinde bulunan banka cüzdanındaki bilgilerin örtüşmediğini, banka mevzuatına aykırı biçimde düzenlenen banka cüzdanının, bankadaki mevduatı kanıtlayıcı bir belge olarak kabul edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüyle 169.034.37 TL’nin yasal faiziyle tahsiline dair verilen karar, Dairemizin 05.12.2014 tarih, 2014/11944 E, 2014/19121 K sayılı ilamıyla talep konusunun miktarının açıkça belirli olduğu, HMK’nun 109/2. maddesi uyarınca böyle bir durumda kısmi dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde işin esasına girilerek karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmuş olup, bunun üzerine mahkemece verilen direnme kararı da Hukuk Genel Kurulu tarafından 2016/11-293 E, 2016/456 K., 30.03.2016 tarihli kararla tarafların bozma ilamına uyulmasını istediği, tarafların bu beyanına ve ortada kamu düzenini ilgilendiren bir konu da olmadığına göre mahkemece kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunun ve bozma ilamı doğrultusunda karar verilmesi gerektiğinin belirtilmesi üzerine mahkemece Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, dava dışı banka çalışanı tarafından davacının hesabından usulsüz para çekildiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, davacı tarafça, hesaba 60.000 EURO yatırılmasına karşın yalnızca 10.000 EURO’nun bulunduğu ileri sürülerek 10.000 TL’nin faiziyle birlikte tahsili istenilmiş, ıslah yoluyla talep 169.934,37 TL’ye yükseltilmiştir. Bu haliyle dava, kısmi dava niteliğinde olup talep konusunun miktarı açıkça belirli bulunduğundan dava tarihi itibariyle uygulanması gereken HMK’nun 109/2. maddesi uyarınca böyle bir durumda kısmi dava açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Hukuki yarar HMK 114/h fıkrası gereğince dava şartı olduğuna göre dava şartlarının yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiği hallerde vekalet ücretinin maktu olması gerektiği gözetilmeyerek mahkemece nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş ise de; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın HUMK’nın 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın hüküm kısmının 2 numaralı bendinin hükümden çıkartılarak yerine “ “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davalı yararına takdir edilen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine” ibaresinin eklenmesine, kararın bu şekli ile yukarıda açıklanan gerekçe ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 05/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.