Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/1974 E. 2019/87 K. 07.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1974
KARAR NO : 2019/87
KARAR TARİHİ : 07.01.2019

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada … …. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/11/2016 tarih ve 2015/300 E. 2016/372 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin eastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 22/02/2017 tarih ve 2017/125-2017/146 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Mustafa İbrahim Adır tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “HEREKE” ibareli, halı emtiasını içeren marka ile “HEREKE İPEK HALISI”, “HEREKE YÜN EL HALISI” ve “HEREKE YÜN İPEK EL HALISI” ibareli, coğrafi işaret tescil belgelerinin sahibi olduğunu, … ve Ticaret Bakanlığı … ve Ticaret Müfettişliğinin, 22.06.2015-089-C/03 sayılı raporu ile davalının işletmesinde, Türkiye’de üretilmeyen ve müvekkili üretimi olmayan “HEREKE” markalı halı ürünlerinin satışa arz edilmiş bulunduğunun tespit edildiğini, bu ürünlerin bir kısmının üzerinde “MADE IN INDIA” ve “HEREKE” ibarelerin bulunduğunun tespit edildiğini, davalının bu şekildeki eylemi ile müvekkilinin marka ve coğrafi işaret tescilinden doğan sınaî haklarına tecavüz edip haksız rekabet yarattığını ileri sürerek, davalı tarafından ithal edilen ve varsa üretilen halıların, marka ve coğrafi işaret tescilinden doğan haklara tecavüz edip haksız rekabet yarattığının tespitini, haksız rekabet ve tecavüzün men’ini, haksız rekabet ve hakka tecavüzün neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını teminen, davalının tecavüz oluşturan ve haksız rekabet yaratan halı ithalinin ve varsa üretiminin ve bu tanıtıcı işaret altındaki her türlü ticaretinin durdurulmasını, tecavüz konusu işareti taşıyan halı ürünlerine ticari amaçla bulundukları yerlerde el konulmasını, toplanan halıların imhasını, hükmün ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müfettişlik raporunun müvekkilinin yokluğunda düzenlendiğinden hukuka aykırı delil mahiyetinde olduğunu, müvekkilinin satışa arzetmiş olduğu ürünlerin davacının bayilerinden satın alınan ürünler olduğunu, halıların biçim olarak davacı markalarıyla iltibasa neden olmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin izinsiz “HEREKE” markasını taşıyan bir ürünü satışa arzetmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, … ve Ticaret Müfettişliği’nin raporu ile davalının işletmesinde Türkiye’de üretilmeyen ve davacı üretimi olmayan “HEREKE” markalı halı ürünlerinin satışa arz edildiğinin ve bir kısım halı ürünlerinde “MADE IN INDIA” “HEREKE TİPİ” ibarelerin bulunduğunun tespit edildiği, anılan bakanlığının denetim yetkisi kanundan doğduğundan ve resmi yazı kapsamına göre denetim ve incelemenin davalı işletmesinde yapıldığından, davalının bu rapora yönelik savunmasının yerinde olmadığı, davalı tarafça denetim raporuna esas alınan bu halıların bulunduğu yerlerin mahkemeye bildirilmediği, davacının coğrafi işaret tescil belgeleri ile coğrafi işaretin halı üzerinde ./..
kullanılmasının ve hem de anılan ürünlerin, gerek teknik ve gerekse biçim özelliklerinin koruma altına alındığı, davalının Hindistan’dan ithal edildiği anlaşılan bu ürünleri işletmesinde piyasaya sunduğu, üzerlerinde “HEREKE TİPİ” ibaresinin bulunduğu, bu durumun, davacının coğrafi işaret tescilinden doğan haklarına tecavüz oluşturduğu, zira anılan “HEREKE İPEK HALISI”, “HEREKE YÜN EL HALISI” ve “HEREKE YÜN İPEK EL HALISI” ürünlerinin ortalama alıcılarının, bu ürünlerin en az bir işleminin Türkiye’de gerçekleştirilmiş, “HEREKE” ile özdeşleşmiş bir ürün olduğu zannına kapılabileceğinden davacının coğrafi işaret hakkına tecavüz edildiği, davalının piyasaya sunduğu halıların üzerinde yahut iş ve tanıtım evrakında “HEREKE” markası veya bu marka ile iltibasa sebebiyet verebilecek şekilde “HEREKE” markasının veya işaretinin kullanılmış olmasının ayrıca marka hakkına tecavüz oluşturduğu, taraflar arasında iktisadi hayatta gerçekleşen bir rekabet ortamının bulunduğu, ortalama yararlanıcı kitlesinin büyük bir kısmının, ürünlerin ekonomik önemine göre ayırabileceği alım süresi içerisinde, davacı ürünleri satın almak isterken, davalının ürünlerini satın alabileceği, bu eyleme izin verilmesi, davalının, davacının bu biçimi taşıyan ürünler için tüketiciler nezdinde tesis ettiği imajdan toplumun dikkatini çekmek ve satışlarını artırmak suretiyle haksız olarak istifade edip, onun emeğinden hiç bir çaba harcamadan yararlanmasını intaç edip, anılan imaj ve güvenin davalı ürünlerine devrini sağlayacağı anlaşıldığından, bu eyleminin haksız iktisadi rekabete girişilmesi ile haksız rekabet olarak nitelendirilmesinin zorunlu olduğu, marka ve coğrafi işaret hakkına tecavüz oluşturan her eylemin ayrıca haksız rekabet de oluşturduğu, davalının eyleminin, davacının “HEREKE” halılarına odaklanan ilgiyi dağıtarak zaman içinde onun itibarının erozyonuna ve giderek kaybolmasına da yol açabileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davalının, davacı üretimi ve piyasaya sunumu olmayan halı ürünlerini, hereke markası ve bir kısmını da Hindistan’da üretilmesine rağmen Hereke tanıtım işareti ile ticaret mevkiine koyma eyleminin, davacının marka ve coğrafi işaret tescilinden doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespitine, tecavüzün önlenmesine ve men’ine, haksız rekabet ve sınai haklara tecavüz oluşturan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davalının, davacının sınai haklarına tecavüz oluşturan ve haksız rekabet yaratan tanıtım işaretlerini taşıyan halı üretim ve ithali ile bu ürünlerin ticari faaliyetlerinin durdurulmasına, tecavüz konusu işareti taşıyan halı ürünlerine ticari amaçla bulundukları yerlerde el konulmasına, tecavüz unsuru işaretlerin ürünlerden çıkarılmasına, tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise de imhalarına, kararın kesinleşmesini müteakip özetinin, masrafı davalıya ait olmak üzere, özetinin tüm Türkiye’de yayımlanan gazetelerden birinde, bir defa ilanına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, İstinaf Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, alınmadığı anlaşılan 44,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 07/01/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.