Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/195 E. 2019/5 K. 03.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/195
KARAR NO : 2019/5
KARAR TARİHİ : 03.01.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/06/2016 tarih ve 2015/94-2016/185 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; Davalı aleyhine … …. İcra Dairesinin 2015/7026 Esas sayılı dosyası icra takibi yaptıklarını, takibe konu bonolardaki imzanın davalıya ait olduğunu, davalının abisi Enver Yılmaz’a ait Yılmaz Ltd. Şti.’nin müvekkili şirkete olan borcu nedeniyle şirketin icralık olmaması için davalı tarafından bu bonoların verildiğini, davalının davacı aleyhine sebepsiz zenginleştiğini, borç ilişkisine ait tanıklarının da mevcut olduğunu, ticari defter ve belgelerin de incelenmesini istediğini ileri sürerek itirazın iptali ile davalının % 20 den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; …/03/2012 ödeme tarihli ….000,00 TL miktarlı, ….09.2011 düzenlenme tarihli senedin alacaklısının belli olmadığını, ….09.2011 düzenlme ….04.2012 ödeme tarihli ….000,00 TL miktarlı senedin ödeme tarihi kısmında tahrifat olduğunu alacaklısının belli olmadığını bu senetlere dayanılarak davalının borçlu olduğundan bahsedilemeyeceğini, ….09.2011 düzenleme ….03.2012 ödeme tarihli ….000,00 TL miktarlı senedin müvekkili tarafından ödendiğini, ….09.2011 düzenleme ….05.2012 ödeme tarihli 20.000,00 TL miktarlı senedin alacaklısının belli olmadığını, ….02.2012 ödeme tarihli ….000,00 TL miktarlı senedin bedel kısmında tahrifat olduğunu, ….09.2011 düzenleme ….04.2012 ödeme tarihli ….000,00 TL miktarlı senedin alacaklısının belli olmadığını bu senetlere istinaden müvekkilinden alacak talep edilemeyeceğini, borcu kabul etmediklerini, ispat yükünün davacıda olduğunu, tanık dinlenilmesine muvafakat etmediklerini, taraflar arasında ticari ilişki olmadığını savunarak davanın reddini ve davacının kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece bonaların 4 adedinin üzerinde lehdar isminin karalanarak silindiği ve bu hali ile bono vasfını taşımadıkları, bu bonolarla ilgili davacı tarafça tahrifat yapıldığı yönünde bir iddia da ileri sürülmediği, geriye kalan toplam 20.000,00 TL bedelli iki adet bononun icra takip tarihi itibari ile zamanaşımına uğradığı, … 732 maddesi uyarınca takibe konulmuş olan bu bonolardan ….03.2012 vade tarihli olanın davalı tarafından ödendiği savunulmuş ve dekont sunulmuşsa da dekont içeriğinde bu yönde açıklamanın mevcut olmadığı, ….02.2012 vade tarihli bonoda davalı tarafça tahrifat iddiası gündeme getirilmişse de alınan raporla senet
üzerinde tahrifat olmadığının anlaşıldığı, …. nun 732/4 maddesi uyarınca ispat yükü davalıda olduğu belirtilerek davanın 20.000,00 TL yönünden kısmen kabulüne ve kabul edilen kısmın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
…- Dava, 6762 sayılı Kanunun 644, 6102 sayılı Kanunun 732. maddesi dahilinde sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak girişilen icra takibine vaki itirazın iptali isteminden ibarettir. Davalı yan vekili, takip ve dava konusu senetlerden ……..2012 vade tarihli, ….000 TL değerindeki bonoyu banka havalesi yoluyla ödediğini savunmuş olup üzerine düşen kanıtlama yükümlülüğü çerçevesine ….1.2015 tarihli bir adet EFT makbuzu ibraz etmiş; mahkemece, havale makbuzunda, ödemenin mezkur bonoya istinaden yapıldığı yolunda meşruhat bulunmadığı gerekçesiyle bu savunmanın kanıtlanamadığı kabul edilmiştir. Ancak, taraflar arasında başkaca bir ticari ilişkinin ve buna dayalı olarak düzenlenen senet yahut senetlerin veya senetsiz alacağın var olduğuna dair dosya kapsamında bir delil bulunmadığı gibi davacı yanca da bu yönde bir iddia ileri sürülüp kanıtlanamadığı gözetildiğinde yapılan bu ödemenin davalının davacıya olan senede bağlanmış borcuna yönelik olduğunun kabulü ile ödeme ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 101 vd. maddeleri çerçevesinde yapılan ödemenin davalının takip konusu alacağından düşülmesi ve buna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile davalı ödemesi nazara alınmaksızın karar verilmesi yerinde olmamış, davalı yan vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının kabulüyle yerel mahkeme kararının davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (…) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle yerel mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, istek halinde aşağıda yazılı 326,35 TL harcın temyiz eden davacıya iadesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 03/01/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Gerek mülga 1086 sayılı Kanun’un 298. maddesi ve gerekse de 6100 sayılı Kanun’un 207. maddesinin açık hükmü uyarınca, senette tahrifat suretiyle yapılan değişikliğin, keşideci tarafından onaylanmaması nedeniyle “yok hükmünde” olduğu, eş deyişle keşide tarihinde mevcut değişikliğin yapılmamış sayılması gerektiği kuşkusuzdur. Davaya konu senetlerin dördünün lehdar hanesi karalanmış ise de, karalamanın altında davacı şirketin unvanının yer aldığı çıplak gözle dahi saptanmaktadır. Dava dayanağı senetlerden alacaklı olduğunu ileri süren ve bu senetleri mevcut halleriyle dosyaya ibraz eden davacının, ayrıca bir tahrifat
savunmasında bulunmasına gerek bulunmamaktadır. Somut olayın, yapılan ve saptanan tahrifatın niteliği ile senetlerin lehdar hanesinde unvanı yazılı davacı şirket elinde bulunması hususları birlikte gözetildiğinde, mahkemece, anılan yasa hükümleri uyarınca, dava konusu bir kısım senetlerin lehdar hanesinde yapılan tahrifatın bu senetlerin geçerliliğine etkili bulunması bir takdir hatasıdır. Bu nedenle, kararın bu yönden davacı yararına da bozulması gerektiği düşüncesindeyim.