Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/1889 E. 2018/7458 K. 28.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1889
KARAR NO : 2018/7458
KARAR TARİHİ : 28.11.2018

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ . HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/10/2016 tarih ve 2015/375 E. – 2016/354 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nce verilen 01/03/2017 tarih ve 2017/172-2017/170 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra. dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; “…” ibareli markaların sahibi olan davacının 2014/63979 sayılı 1, 2, 3, 5, 16, 21 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri içeren “… ” ibareli marka tescil başvurusunun ayırt edici olmaması ve vasıf bildirici olması gerekçesiyle 556 sayılı KHK’nın 7/a, c maddesi uyarınca reddedildiğini, işaretin bütün olarak vasıf bildirici olmadığını, ayırt ediciliğinin bulunduğunu, kullanımla ayırt edicilik kazandığını, önceki tarihli aynı ibareli marka tescillerinin bulunduğunu iddia ederek, … 2015/M-7243 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, işaretin asıl ve ayırt edici unsurunu oluşturan “… ” ibaresinin, reddedilen mal ve hizmetler için vasıf bildirici bulunduğunu, ayırt ediciliğinin bulunmadığını, bu nedenle red kararının hukuka uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının başvurusunun konusu olan işaretin “… ” ibareli olduğu, işaretin bütün olarak kapsamında yer alacak ürünlerin kir çözümünde kullanılacağını açık biçimde tanımladığı, ortalama alıcıların anılan ibarelere işletmesel köken atfetmeyeceklerinden herhangi bir ayırt ediciliğinin bulunmadığı, ” …” ibarelerin bir araya getirilmesinin sıradan olduğu, 556 sayılı KHK’nın 7/c maddesi uyarınca ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği hizmetlerin
yapıldığı zamanı gösteren veya mal ve hizmetlerin diğer karakteristik özelliklerini belirten işaret ve adlandırmaları esas unsur veya münhasıran içeren işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği, zira ortalama alıcı ve yararlanıcıların tamamının işareti gördüklerinde anılan mal ve hizmetler bakımından sunulan ürünlerin amacını ve işlevi hakkında bilgi edinecekleri ve bu şekilde algılayacakları, bu haliyle işaretin somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı, ancak davacının başvuru tarihinden evvel başlayan uzun süreli bir kısmı da tescille birleşen kullanım ile başvuru konusu … ibareli işareti “ağartma ve temizlik amaçlı maddeler, sabunlar, parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal ve ahşap için) dezenfektanlar, antiseptikler, mikrop öldürücüler” ürünleri bakımından kendisine bağladığı, bu şekilde anılan işaretin marka olarak tesciline olanak sağlayacak bir şekilde ayırt edicilik kazandırdığı ve açıklanan ürünler yönünden işaretin marka olarak tescilinin mümkün bulunduğu gerekçesi ile; davanın kısmen kabulüne, … …’nın 2015/M-7243 sayılı kararının;”ağartma ve temizlik amaçlı maddeler, sabunlar, parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal ve ahşap için) dezenfektanlar, antiseptikler, mikrop öldürücüler” bakımından iptaline, sair yönden iptal isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, … Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce tarafların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,aşağıda yazılı bakiye 4,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden taraflardan ayrı ayrı alınmasına, 28/11/2018 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.