YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1860
KARAR NO : 2018/7372
KARAR TARİHİ : 26.11.2018
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada … … 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 18/01/2017 tarih ve 2016/473-2017/23 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı-karşı davalı vekili; davalı-karşı davacının market olarak faaliyet gösterdiği iş yerinin müvekkiline demirbaşı ile birlikte devri için anlaştıklarını, aralarında iş yeri devir sözleşmesi akdettiklerini, buna göre; marketin demirbaşı ile birlikte 100.000 TL bedelle müvekkiline devir edilmesi, marketin ön ve yan tarafına yapılacak çıkmaların yapım masrafının müvekkiline, bu çıkmalara dair gerekli izinlerin alınmasının ise davalı-karşı davacıya ait olduğu, devir bedelinin 5.000 TL’sinin devir sözleşmesi tanzim anında, 20.000 TL’sinin belediyeden alınacak izin için, 25.000 TL’sinin belediyeden alınacak izinler sonrası, 50.000 TL’sinin ise resmi açılıştan sonra 15 günlük çek ile ödeneceği hususlarında anlaşma sağlandığını, bu sözleşme çerçevesinde başlangıçta 5.000 TL, çıkmalara dair izin müracaatı için 20.000 TL, sözleşmeye göre belediyeden izin alındıktan sonra ödemesi gereken 25.000 TL’yi iyi niyetli olarak muhataba nakden makbuz karşılığı ödediğini, ödemelerden sonra söz konusu taşınmaza ciddi maddi harcamalar yapılarak çıkmalar yapılmış bir şekilde 01.01.2011 tarihli kira sözleşmesi ile aylık KDV hariç 11.000 TL bedelle 10 yıllığına kiralandığını, davalı-karşı davacının sözleşme ile üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmediğini, çıkmalara dair belediyeden izin belgelerini almadığını, tarafların bu konuda bir araya geldiklerini ancak bir sonuç alınamadığını, belediye nezdinde yapılan araştırmada söz konusu çıkmalara dair izin belgesi için herhangi bir müracaatın yapılmadığının, müracaat edilse de mevcut ve onaylı projeler kapsamında bunun mümkün olmayacağının anlaşıldığını ileri sürerek, davalı-karşı davacının İşyeri Devir Sözleşmesi ile üstlendiği ve yerine getirme konusunda temerrüde düştüğü marketin ön ve yan tarafına yapılacak çıkmalara ilişkin gerekli izinlerin alınması yükümlülüğünün aynen ifasını, davalı-karşı davacının sorumluğunu yerine getirmemesi ya da yasal mevzuatın buna müsaade etmemesi halinde sözleşmenin feshi ile sözleşmenin sağladığı güvence doğrultusunda yapılan iş ve işlemler
nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL maddi, 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile 159.919.04 TL maddi tazminatın tahsilini istemiş; sözleşmedeki edimlerin davalı-karşı davacı tarafından yerine getirilmediğini, talebin kötü niyetli olduğunu savunarak, karşı davanın reddini istemiştir.
Davalı-karşı davacı vekili; kiralanan taşınmaza davacı–karşı davalının inşa ettiği şekildeki çıkmalara yapı izin belgesi verilmediğini, dava konusu iş yerinin çıkma yapılarının izin ve ruhsat verilebilir nitelikte olmadığının belediyece tespit edildiğini, tazminat isteminin dayanağı olan sözleşmenin imzalanmasından sonra 01.01.2011 tarihinde imzalanan kira sözleşmesi ile önceki sözleşme hükümlerinin uygulama imkanının bulunmadığını savunarak asıl davanın reddini istemiş; karşı davasında ise, demirbaşlara ilişkin ödenecek ücretin miktarı ve ödeme planına ilişkin hükümlerin sözleşmede düzenlendiğini, davalı-karşı davacı şirketin ticari faaliyetlerine, mal alım ve satımlarına resmi bir şekilde 04.02.2011 tarihinde başladığını, bu sebeple resmi açılış konusunda artık ortada kesin bir tarih olduğu için borcun sözleşmede belirlenen vade gereği resmi açılıştan 15 gün sonrasında, 19.02.2011 tarihinde muaccel hale geldiğini, sözleşme ile davacı-karşı davalının 50.000 TL borcunu ödemediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 50.000 TL’lik alacağın muacceliyet tarihinden dava sonuna kadar işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; taraflar arasında iş yerinin devrine ve kiralanmasına ilişkin sözleşme yapıldığı, iş yerinin sınırları içinde bulunduğu belediyenin 16/04/2012 tarihli yazısında belirtildiği üzere iş yerine ilave edilmesi istenen alanların ortak alan olması ve arsaya ait tüm inşaat emsalinin mevcut binada kullanılmış olması nedeniyle yasal hale getirilmesinin mümkün olmadığı, ifa imkansızlığının bulunduğu, davacı-karşı davalının söz konusu dükkanı genişletmek koşulu ile sözleşmeyi imza ettiği, imar işlem dosyasından bu durumun imar açısından fiilen mümkün olmadığı, bu nedenle davacı-karşı davalının aynen ifa isteminin yerinde olmadığı, bozma ilamına göre davacı-karşı davalının sözleşme sırasında imar durumundan haberdar olduğu, basiretli bir tacir gibi davranmadığı, bu nedenle sözleşmenin feshinde tarafların eşit kusurlu olduğu, bozma öncesinde tespit edilen ve temyize konu edilmeyen tazminattan tarafların eşit kusuru oranında indirim yapılması gerektiği, manevi tazminatın yasal koşullarının oluşmadığı, birleşen davada teslim edilen demirbaşların fesih nedeniyle iadesinin talep edildiği, bu yönden taraflar arasında uyuşmazlığın bulunmadığı, işbu talebin sözleşmenin feshindeki kusurdan bağımsız olduğu gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile 79.959.52 TL maddi tazminatın 10.000 TL’sinin dava tarihinden, bakiye 69.959.52 TL’sinin ıslah tarihi olan 17/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı-karşı davacıdan tahsiline, manevi tazminat isteminin reddine, karşı davanın kabulü ile 50.000 TL’nin temerrüt tarihi olan 04/06/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı-karşı davalı vekili ve davalı-karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin asıl dava dosyasına yönelik, tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Karşı dava yönünden; davanın reddine yönelik mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine Dairemizce bozma ilamında açıkca kapsam dışı bırakılan hususlarla alakalı davalı-karşı davacı vekilinin karar düzeltme istemi reddedilmiş olup, bozma ilamına yerel mahkemece uyulması ile karşı davanın reddi hususunda usuli kazanılmış hak oluşmasına rağmen yazılı gerekçelerle karşı davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı-karşı davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin asıl dava dosyasında verilen hükme yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile karşı davaya ilişkin hükmün davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 4.096,52 TL temyiz ilam harcının asıl dava yönünden temyiz eden davalı-karşı davacıdan alınmasına, istek halinde aşağıda yazılı 977,28 TL harcın asıl dava yönünden temyiz eden davacı-karşı davalıya iadesine, 26/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.