Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/1750 E. 2018/7775 K. 10.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1750
KARAR NO : 2018/7775
KARAR TARİHİ : 10.12.2018

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 10/03/2016 tarih ve 2014/753-2016/169 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin bir kısım davalılar vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava konusu meblağ 22.420 TL’nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Kanun’un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanunla değişik 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davacı şirketin sermayesinin 75.000 TL olduğunu, bunun 45.000 TL’lik kısmının … Bankası A.Ş’ye ait olduğunu, davacı olan vakıfların 7.500’er TL sermaye paylarının bulunduğunu, diğer iki paydaşın ise …San. Tic. A.Ş ile …A.Ş’ye ait olduğunu, şirketin 1993 tarihinde kurulduğunu ve 1996 yılına kadar zararda ettiğini, 1996 yılında kâra geçtiğini daha sonraki yıllarda da zararda olduğunu, kredi verilen firmalardan hiçbir kredinin geri dönmediğini, geri dönmeyen krediler için aciz vesikalarının alındığını, davalıların şirketin yönetici ve denetçisi olduğunu, bankanın batık duruma gelmesinde bu kişilerin birinci derecede sorumlu olduklarını, özel denetçi raporu ile durumun tespit edildiğini, hala 19.520.697 USD ve 6.400.000 DEM dövize endeksli borcun bulunduğunu ve şirket ortaklarının şirket yönetim kurulu üyelerinin denetçilerinin bu durumu gizlediklerini, batık kredi verilmemesi konusunda bu kişilerin uyarıldıkları halde batık kredilerin verilmeye devam edildiğini, şirket sermayesinin bu şekilde tamamen yitirildiğini, şirketin iflas koşulları altında olduğunu ve şirket zararının 12.492.271,12 TL olduğunu, 10.12.1999 tarihli genel kurul toplantısında azınlığın ret oyuna karşılık bilançonun tasdik edildiğini, bu kurulda azlık olarak yönetim kurulu üyelerini ibra etmediklerini ve haklarında sorumluluk davası açılmasını talep ettiklerini ancak denetçilerin bu davayı açmadığını, bilançoda zararların gizlendiğini, 02.05.2000 tarihli genel kurul toplantısında bu hususun zabta geçirildiğini ve ibra edilmediklerini, pay sahiplerinin zarara uğradığını ileri sürerek 02.05.2000 tarihli genel kurul toplantısında verilen ibra kararının iptali ile şimdilik uğranan zararlardan 15.000 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davaya müdahil olarak katılan … Faktoring Hizmetleri vekili, davalılar …, …, … , …, …, … ve …’nun bu zararlarda kusurlu olmadığını, bu kişiler dışındaki diğer davalılar yönünden davaya müdahil olmak istediklerini ileri sürerek aynı gerekçelerle zararın tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili, 18.07.1996 tarihinde Ticaret Faktoring Hizmetleri A.Ş. yönetim kurulunda göreve başladığını, kendisi göreve geldikten sonra bir çok kredinin tahsili için çaba harcadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, 27.02.1997-27.04.1999 tarihleri arasında şirkette denetçi olarak görev yaptığını, gerek 1997 ve gerekse 1998 faaliyet dönemine ilişkin yapılan genel kurul toplantılarından bilançonun tasdik edildiğini, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin ibra edildiğini savunduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, 10.06.1998 tarihinden itibaren … Bankası A.Ş’nin temsilcisi olarak yönetim kurulu üyesi olarak göreve getirildiğini, asıl görevinin menkul kıymetler müdürlüğü olduğunu, kredi tahsis biriminde çalışmadığını bu nedenle batık kredilerden sorumlu tutulamayacağını, zararın 1996 yılına dayandırıldığını o yılda da görevde olmadığı için zarardan sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, şirkette … Bankası A.Ş’nin görevlendirmesi nedeniyle 22.05.1995-21.03.1996 tarihleri arasında görev yaptığını, kendisinin zararlandırıcı bir işleme imza atmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, 1994-1995 yıllarında görevde olduğunu, zararlandırıcı hiçbir işleme imza atmadığını, denetim kurulu üyelerinin ve yönetim kurulu üyelerinin hazine kontrolündeki bankanın yönetimi tarafından görevlendirildiğini, kendisinin şirkete 1999 tarihinde denetçi olarak atandığını, önceki usulsüz işlemlerde bir etkisi ve yetkisi olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, banka tarafından şirkete atamasının yapıldığını, zararlandırıcı bir işlem yapmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, şirkete denetçi olarak atandığını, 1996-1997-1998 ve 1999 yıllarına ait ibra kararlarının bulunduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili, 10.06.1998 tarihinden itibaren şirkette bankanın ataması ile yönetim kurulu üyesi olduğunu, zararın 1996 yılı işlemlerine dayandırıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …, 30.03.1995 tarihinde şirketin yönetim kurulu üyeliğine banka tarafından atandığını, bankanın …’ye devredildiğini takip eden dönemde görevine son verildiğini, zararlandırıcı işlem varsa sorumluluğu olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
… vekili, 1995-1996 faaliyet döneminde genel müdür olarak görev yaptığını, 12.07.1996 tarihinde görevine son verildiğini, yapılan genel kurullarda ibra edildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre, bozma ilamı doğrultusunda öncelikle zarar gören T.H. Ticaret … Hizmetleri A.Ş’nin davacılar yanında fer’i müdahilliğine karar verilmiş ve 15.000.TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar Tarık İhtiyat, …, …, …, … ve …’den tahsili ile davacılara verilmesine, mahkemece bozma öncesi verilen ve bozma konusu yapılmayan “davacı … Bankası Emekli Sandığı Vakfının davalılar aleyhine açtığı davadan feragat ettiğinden feragat nedeniyle bu davacı yönünden davanın reddine, diğer davacıların davalılardan …’na karşı açtıkları davalarından feragat etmeleri nedeniyle bu davalı yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davacıların davalılar …, …, …, …, … ve … aleyhine açtıkları dava ispatlanamadığından reddine” dair kararı, kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, davalılar … ve … vekili, davalılar …, … ve … vekili ve fer’i müdahil Tasfiye Halinde Ticaret Faktoring Hizmetleri A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
1- Fer’i müdahil sıfatıyla temyiz isteminde bulunan Tasfiye Halinde Ticaret Faktoring Hizmetleri A.Ş. mülga HUMK’nın 57 ve yürürlükteki HMK’nın 66 ve devamı maddeleri uyarınca yanında katıldığı tarafla birlikte hareket etmek zorunda olup, mahkemece fer’i müdahil aleyhine de bir hüküm kurulmadığından ve fer’i müdahilin tek başına temyiz hakkı bulunmadığından temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
2- İlk Derece Mahkemesince verilen karar gerekçesinde her ne kadar fer’i müdahil Tasfiye Halinde Ticaret Faktoring Hizmetleri A.Ş.’ye verilmek üzere 15.000 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalılar Tarık İhtiyat, …, …, …, … ve …’den tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiş ise de, hüküm fıkrasında bedelin Tasfiye Halinde Ticaret … Hizmetleri A.Ş.’ye verilmek üzere tahsili ile davacılara verilmesine hükmedilmesi gerekirken gerekçede belirtilenden farklı olarak bedelin anılan faiziyle adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre mümeyyiz davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle fer’i müdahil Tasfiye Halinde Ticaret Faktoring Hizmetleri A.Ş. vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalılar vekillerinin temyiz isteminin kabulü ile kararın mümeyyiz davalılar yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma sebep ve şekline göre mümeyyiz davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 10/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.