Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/1737 E. 2019/967 K. 07.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1737
KARAR NO : 2019/967
KARAR TARİHİ : 07.02.2019

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 11/05/2016 tarih ve 2013/310-2016/141 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 05/02/2019 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalının dava dışı … Un Mamülleri Nakliye ve Tic. Ltd. Şti’nin %50’şer paya sahip ortağı olduklarını, davalının münferit imza yetkisine sahip müdür olduğunu, şirket müdürünün görevini yürütürken 6102 sayılı …’nın 613 ve 626 maddelerine uygun davranması gerektiğini, müdürün bağlılık ve rekabet yasağı hükümlerini ihlali halinde …’nın 630. maddesi uyarınca azlinin talep edilebileceğini, müvekkilinin ortağı olduğu şirketin kuruluşundan beri kullandığı “… Çiçek Ekmek ve Pasta Fırını 1959’dan beri” markasını …/03/2011 tarihinde tescil ettirdiğini, davalının tescilli bu markaya tecavüz ederek “… … Çiçek Ekmek ve Pasta Fırını 1959’dan beri” şeklinde kendi adına tescil ettirdiğini, davalının şirketin en değerli malvarlığı olan markasına tecavüz ederek şirketin içini boşaltmakta ve kendi adına faaliyette bulunmak için hazırlık yaptığını ileri sürerek, …’nın 630/…. maddesi uyarınca şirket müdürlüğünden alınmasına, müvekkilinin tedbiren şirket müdürü olarak atanmasına, bu mümkün olmadığı takdirde …’nın 235.maddesi kıyasen uygulanmak suretiyle davalının imza yetkisinin ihtiyati tedbir olarak kaldırılıp bu yetkinin bir kayyıma verilmesine, davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ortaklıktan çıkarma ve azil koşullarının bulunmadığını, tarafların ortak olduğu iki limited şirket olduğunu, her iki şirketin de baştan itibaren “… Çiçek Ekmek ve Pasta Fırını 1959’dan beri” ibaresini kullandığını, … Un Mamülleri Nakliye ve Tic. Ltd. Şti. adına yapılan ilk marka başvurusunun … tarafından reddedilmesi üzerine marka tescil işlemlerini yürüten firmanın ikinci başvuruyu şirket adına yapacakken yanlışlıkla müvekkili adına yaptığını, müvekkilinin markayı fiilen hiç kullanmadığını, markaya tecavüzün söz konusu olmadığını, bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağının ihlal edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tarafların ortağı olduğu şirketin faaliyete geçtiği tarihten itibaren tescilsiz olarak kullandığı markanın davalı tarafça başına kendi ismi eklenmek sureti ile kendi adına tescili için başvuru yapıldığı, … tarafından söz konusu başvurunun kabul edildiği ancak daha sonra davalının talebi ile iptal edildiği, davalı tarafça söz konusu başvurunun sehven yapıldığı savunulmuş ise de şirket müdürü olan davalının şirketin en önemli öz varlıklarından biri olan marka konusunda böyle bir tavır sergilemesi hayatın olağan akışına aykırı olup bir an için bu savunma kabul edilse dahi bu durumun davalının müdürlük görevini ifa ederken görevinin gereklerine uygun şekilde davranmadığını ve yönetimde gerekli özeni göstermediğini ortaya koyduğunu, davalı tarafça kasıtlı olarak söz konusu markanın kendi adına tecili için başvuruda bulunduğu olgusu kabul edilirse davalının şirket müdürü olarak dürüstlük kuralına uygun davranmadığı ve kendi menfaatini şirket menfaatlerinin üzerinde tutarak hareket ettiğinin kabul edilmesi gerekeceği, her iki durum ve olasılığın varlığının da davalının şirket müdürlüğünden azli için haklı neden olarak kabul edilmesini gerektirdiği, dava konusu şirketin %50 hisseye sahip iki ortaktan oluşması, ortaklar arasındaki anlaşmazlığın mahkemede devam eden diğer davalar ile sabit olması karşısında şirkette temsil ve yönetimin sağlıklı bir şekilde sağlanması için tarafsız bir kayyum atanmasını gerektirdiği, davacının ortaklıktan çıkarma davası açma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, şirket ortaklığından çıkarılma talebinin reddine, müdürlükten azil talebinin kabulüne, dava konusu şirketin iki ortaklı olması nedeniyle temsil ve yönetimin sağlanması amacıyla şirkete kararın kesinleşmesiyle beraber bir mali müşavirin kayyım olarak atanmasına, kayyımın öncellikle tarafların anlaşacağı bir isim olarak belirlenmesi için taraflara söz konusu mahkeme kararının kesinleşmesiyle beraber iki hafta kesin süre verilmesine, belirtilen süre içerisinde tarafların anlaşamaması halinde söz konusu kayyımın bilirkişi listesinde kayıtlı mali müşavirler arasından resen seçilmesine, kayyım için takdiren aylık ….500 TL ücretin davacı tarafça karar kesinleşmesiyle beraber her ayın …’una kadar mahkeme veznesine yatırılmasına, kayyım atanması kararının karar kesinleşmesiyle beraber Türkiye Sicil Gazetesi’nde masrafın davacı tarafça karşılanmak üzere ilanına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir
…-Dava, limited şirket müdürünün haklı sebeple azli, şirkete tedbiren kayyım atanması, davalının ortaklıktan çıkarılması istemlerine ilişkindir. Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı vekili dava dilekçesinde …’nın 630/…. maddesi uyarınca davalının şirket müdürlüğünden alınmasına, müvekkilinin tedbiren şirket müdürü olarak atanmasına, bu mümkün olmadığı takdirde …’nın 235. maddesi kıyasen uygulanmak suretiyle davalının imza yetkisinin ihtiyati tedbir olarak kaldırılıp bu yetkinin bir kayyıma verilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. 6102 sayılı …’nın 235. maddesinin 1. fıkrası, haklı sebeplerin varlığı hâlinde temsil yetkisinin, bir ortağın başvurusu üzerine, mahkemece kaldırılabileceği, gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde mahkemenin temsil yetkisini “ihtiyati tedbir” olarak kaldırıp bu yetkinin bir kayyıma verilebileceği, kayyımın atanması, görevleri, mahkemece verilen temsil yetkisi ve bunların sınırlarının mahkemece resen tescil ve ilan ettirileceği hükmünü düzenlemiştir. Somut olayda dava dilekçesinde kayyım atanması talebi 6102 sayılı …’nın 235. maddesine dayandırılmış ve yargılama aşamasında başka bir deyişle geçici olarak davanın devamı sırasında kayyım atanması talep edilmiş olup hükümden sonra kayyım atanmasına ilişkin bir talep bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece davacı vekilinin ./..
tedbiren kayyım atanmasına ilişkin talebi yanılgılı değerlendirilmek suretiyle kararın kesinleşmesinden sonraki dönem için kayyım atanması doğru olmadığı gibi hükümde gösterilen kayyım atama yöntemi dahi doğru olmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın buna yönelik kısmının davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ :Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine; (…) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 07/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.