Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/1644 E. 2018/7318 K. 22.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1644
KARAR NO : 2018/7318
KARAR TARİHİ : 22.11.2018

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 14.12.2016 tarih ve 2016/498-2016/886 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl ve birleşen davalarda, davalılardan …’nın müvekkili şirketin yönetim kurulu üyesi, diğer davalının ise genel müdürü olarak görev yaptığı süre içinde müvekkili şirketten aldıkları avansları geri ödemediklerini, alacakların tahsili için başlatılan takiplere davalıların haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek, davalıların itirazlarının iptali ile takiplerin devamını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı def’i ile birlikte, müvekkillerinin haksız bir para almadıklarını, davacı şirkete herhangi bir borçlarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece uyulan bozma kararı, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; icra takibine konu edilen alacağın dayanağını teşkil eden avans makbuzlarının davalı … yönünden en son tarihlisinin 02.02.2001, diğer davalı … yönünden ise en son tarihlisinin 17.04.2002 olduğu, zararın meydana geldiği tarih itibari ile 6762 sayılı …’nın 309/son maddesinde öngörülen fiilin vukuu bulduğu tarihten itibaren 5 yıllık zaman aşımı süresi dolduktan sonra icra takiplerinin yapıldığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin 2 nolu bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava dosyası incelendiğinde, iddianın ileri sürülüş biçimi bakımından, davalılara isnat edilen zararı doğuran fiillerin, bu konuda herhangi bir cezai soruşturma olmasa dahi, ceza kanunları mucibince suç sayılan bir fiil teşkil etmesi halinde, davadaki zamanaşımının, bu fiile karşılık gelen yasa maddesi için öngörülen, uygulamadaki deyimi ile “uzatılmış zamanaşımı süresine” tabi olup olmadığı konusunda mahkemece herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmadığı gibi gerekçede bu yönde herhangi bir unsura yer verilmemiş olması yerinde bulunmadığından davacının temyiz itirazının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı lehine BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 22/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.