Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/1529 E. 2019/487 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1529
KARAR NO : 2019/487
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ

Taraflar arasında görülen davada … 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14/12/2016 tarih ve 2016/724 E – 2016/954 K sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce verilen 07/02/2017 tarih ve 2017/44-2017/39 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.01.2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin Birleşik Arap Emirlikleri Hukukuna göre kurulan ve hava taşımacılığı alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, taraflar arasında akdedilen 31.03.2016 tarihli sözleşme ile müvekkilinin davalının müşterisine ait yükü 06.04.2016 tarihinde … Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan …’ye taşımayı üstlendiğini, davalı tarafın ise bu taşıma karşılığında sözleşmenin 10. maddesi uyarınca 65.000 USD müvekkili şirkete ödemeyi taahhüt ettiğini, müvekkilinin üstlendiği tüm edimlerini tam, eksiksiz ve zamanında yerine getirdiğini, ancak davalı şirketin sözleşme gereğince ödemesi gereken bedeli ödemediğini, temerrüde düştüğünü ileri sürerek, 65.000 USD’nin 04.04.2016 tarihinden itibaren yabancı paraya işleyecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava şartı olan yabancılık teminatının yatırılmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 14 numaralı bendinde bu sözleşmeden doğacak ihtilaflarda Birleşik Arap Emirlikleri kanunlarının uygulanacağının ve Birleşik Arap Emirliklerinde … mahkemesinin yetkili olacağının kararlaştırıldığını, dolayısıyla mahkemenin yetkili olmadığını, müvekkilinin davacıya taşıma ücretini bildirdiği hesaba ödediğini, davacının talebinde haksız olduğunu savunarak, davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmede, sözleşmeden kaynaklı uyuşmazlıkların Birleşik Arap Emirlikleri kanunlarına tabi olduğu, bu kanunlara göre çözüleceği, yargı yerinin … şehrindeki yetkili mahkeme olduğunun münhasıran belirtildiği, somut olayda Türk Mahkemesinin yargı hakkının bulunmadığı ve tarafları şirket olan dava açısından yetki şartının bu yönü itibari ile
de geçerli olduğu, yapılan açıklamalar karşısında dava şartının da oluşmadığı, davalı tarafın yetki itirazında bulunmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmadığı, zira tarafların gidebilecekleri yetkili devlet mahkemesini hemen akdin başında bilmeleri ve kendilerine uygulanacak hukuk kaidelerini önceden tespit ve tayin etmekte bir çok yararlarının göz ardı edilemeyeceği, aksi durumda uluslararası ticaret yapan ve hukuki durumlarını belirlemek amacıyla yetkili yabancı mahkemeyi tayin etmek amacıyla iradelerini açıkça ortaya koyan, buna göre ticari pozisyon alan davalının hukuki güvenliğinin ihlaline yol açacağı, sözleşmeye uygulanması kararlaştırılan Birleşik Arap Emirlikleri kanunlarını somut olaya uygulayacak ve sözleşmeye göre bu kanunları en iyi yorumlayacak mahkemenin … Mahkemesi olacağı, tarafların bu açık iradeleri karşısında … Mahkemesi dışında Türk Mahkemelerinin yetkili olabileceğini kabul etmenin sözleşmenin amacına ve ruhuna aykırı olacağı, bu değerlendirmelere göre mahkemenin milletlerarası yetkisizliği karşısında, diğer hususların değerlendirilmesinin mümkün görülmediği, dava konusu uyuşmazlık açısından mahkemenin yetkili olmadığı gerekçesiyle mahkemenin milletlerarası yetkisizliği nedeni ile davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, taraflar arasındaki 31.03.2016 tarihli “… Kiralama Sözleşmesi” isimli hava yolu taşıma sözleşmesinin “Uygulanabilir Hukuk” başlıklı 14. maddesinde “”İşbu sözleşme ve onun ifası, Birleşik Arap Emirlikleri kanunlarına tabi olacaktır. İşbu sözleşmeden veya onun ifasından doğan anlaşmazlıklar ile görüş ayrılıkları, tarafların vekilleri arasındaki görüşmeler yoluyla çözülecektir. Ancak bu şekilde anlaşma sağlanamadığı takdirde …, Birleşik Arap Emirlikleri yetkili mahkemesinde dava açılacaktır” şeklinde düzenleme bulunduğu, genel olarak yetki sözleşmesinin tarafların iradi olarak ihtilafların çözümleneceği mahkemeyi seçebilme imkânlarını ifade ettiği, başka bir ifadeyle yer itibariyle yetkinin kamu düzeni veya münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde, taraflar aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşabilecekleri, böylece bu sözleşmeye hukuki sonuç tanındığında, ihtilafın sözleşme ile yetkisi üzerinde anlaşma yapılan mahkemede çözümleneceği, taraflar arasındaki sözleşmenin tarafların özgürce oluşmuş iradelerinin karşılıklı beyanı ile kurulduğu, sözleşmedeki milletler arası yetki şartının şekli ve esas yönünden geçerli olduğu, o halde davalı tarafın süresi içinde yetki itirazında bulunmasının sırf davanın davalının kendi ülkesinde ve yerleşim yerinde açılmış olduğu ileri sürülerek hakkın kötü kullanılması olarak görülemeyeceği, öte yandan yabancı mahkemenin vereceği bir kararın Türkiye’de tenfizi imkanının bulunmaması kural olarak yetki sözleşmesine etki tanınmasının bir şartı olmadığı, mahkemenin yetkisi ile verdiği kararın yabancı bir ülkede tenfiz kabiliyetinin ayrı konular olduğu ve ayrı değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca tarafların yabancı mahkemenin vereceği karardan o ülkede veya tenfiz imkanı bulunan bir başka yabancı ülkede faydalanma imkanı olduğu gibi, kararın verileceği ana kadar ülkemizde de tenfiz şartlarının oluşabileceği gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, hava taşımasından kaynaklanmakta olup, davacının BAE uyruklu olması nedeniyle sözleşmenin yabancılık unsuru taşıdığı ve navlun sözleşmesinde yetki düzenlemesi yapıldığı yanlar arasında çekişmesizdir.
Dairemizin 2000/3706 E, 2000/4482 K ve 22.05.2000 tarihli kararında belirtildiği üzere münhasır yetki ve kamu düzeninin söz konusu olmadığı hallerde yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlıklarda yabancı bir devlet mahkemesinin yetkili kılınması mümkün ve böyle bir halde kural olarak davanın yetkili kılınan yabancı devlet mahkemesinde açılması gerekir ise de; yine örneği dosya içerisinde bulunan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1982/12-524 E, 1984/522 K ve 09.05.1984 tarihli ilamında da belirtildiği üzere iyiniyet kuralları yetki konusunda da uygulama yeri bulur.
Somut olayda yabancı devlet mahkemesini yetkilendiren yetki sözleşmesine rağmen yabancı uyruk taşıyan davacı, Türk uyruklu bulunan davalının ikametgah mahkemesinde dava açtığından, kendi ikametgah mahkemesinde kendisini daha iyi savunabilecek olan davalının davaya bakmaya … Mahkemelerinin yetkili bulunduğu yolundaki yetki itirazı MK’nun 2.maddesi hükümleri ile bağdaşmaz.
Açıklanan nedenlerle mahkemece davalının yetki itirazının MK’nun 2.maddesi hükümleri ile bağdaşmayacağı nazara alınarak davalının yetki itirazının reddiyle uyuşmazlığın esasına girilmek gerekirken, anılan husus gözden kaçırılarak dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.