Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/1477 E. 2018/6998 K. 13.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1477
KARAR NO : 2018/6998
KARAR TARİHİ : 13.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen ….02.2016 tarih ve 2013/269-2016/150 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 5363 sayılı Kanun kapsamında kurulmuş bulunan havuzun idarecisi olduğunu, bu havuza dahil olan dava dışı … Sigorta A.Ş ile davalı arasında devlet destekli bitkisel ürün sigortası sözleşmesinin düzenlendiğini, bu poliçenin havuz ortağı sigorta şirketi adına düzenlense de anılan Yasa’nın 9 ve 14. maddeleri uyarınca sigorta primleri ve risklerin havuza devredildiğini ve tazminat yükümlülüğünün de havuza ait olduğunu, davalının sigortalı arazisinde zarar meydana geldiğini bildirerek … Sigorta A.Ş’den 97.515,06 TL talepte bulunduğunu, fakat hasarın poliçe kapsamında bulunmadığını ileri sürerek müvekkilinin herhangi bir tazminat yükümlülüğünün doğmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, genel şartlarda belirtilen hususların aksinin poliçe ile karalaştırılabileceğini ve müvekkili ile davacı arasında düzenlenen poliçe ile de genel şartların aksine düzenleme yapıldığını, bu durumda poliçeye göre hasar nedeniyle davacının sorumlu bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, uyulan Dairemiz bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu olayda hasarın Kasım 2006’da meydana geldiği, ancak 11946 numaralı poliçeye göre 2007 yılı Ocak ayında ekilecek üründe meydana gelecek olası hasarın teminat altına aldığı ve devlet destekli bitkisel ürün genel şartların A6 maddesine göre sigorta teminatının tarla ve bahçede yetiştirilmek amacıyla ekilmiş ürünlerin yeşermesi ve filizlenmesi ile başlayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne, davalının 11946 nolu devlet destekli bitkisel ürün sigortaları poliçesinden kaynaklı sigorta alacağının olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davalı sigortalının riziko gerçekleştikten sonra Asliye Hukuk Mahkemesinden istediği delil tespitinde belirlenen 97.515,06 TL hasar bedelinin davalı tarafından ihtarname ile poliçeyi düzenleyen … Sigorta A.Ş.’den talep edilmiş olmasına, … Sigortalarında sorumluluğun …’e ait bulunması nedeniyle İİK 72 maddesinde düzenlenen icra takibi öncesi menfi tespit davası açmakta davacının hukuki yararının bulunmasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 4.955,… TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, …/11/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, davalının arazisinde meydana gelen zararın, devlet destekli bitkisel ürün sigorta poliçesi kapsamında tazmini gerekmediğinin, bir başka söyleyişle poliçe teminatı kapsamında olmadığının tespiti istemine ilişkin olup (menfi) tespit davası niteliğindedir.
Davanın açıldığı tarih itibariyle yürürlüğe girmiş olan HMK’nın 106. maddesi uyarınca, tespit davası yoluyla bir hakkın var olmadığının tespiti istenebilirse de, tespit davası açanın, kanuni istisnalar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer “güncel” bir yararının bulunması gerekir.
İşbu davada, davacı …, yukarda da değinildiği üzere, sigortalısı olduğu uyuşmazlık dışı olan davalının pamuk ürününde Kasım 2006 tarihinde meydana gelen saptanan zararının, Bitkisel Destekli Ürün Sigortası Genel Şartları uyarınca poliçe teminatı kapsamında bulunmadığının tespitini talep etmektedir. İstek, bu haliyle güncel bir yarara temas etmemekte olup, davalı sigortalının delil tespiti yaptırması veya delil tespiti yoluyla saptanan zararın poliçe kapsamında olduğundan bahisle sigorta poliçesini düzenleyen … Sigortadan ihtarname ile talepte bulunması da davacı açısından güncel bir hukuksal yararın varlığının kabulünü gerektirir nitelikte değildir. Davacı, davalı sigortalısı tarafından aleyhine girişilecek bir icra takibine itiraz etme ve bu suretle takibi durdurma olanağına hukuken sahip olduğu gibi, davalının elinde, itirazın kaldırılmasını gerektirici nitelikte olup itirazla duran takibe derhal devam olanağını sağlayan İİK’nın 68. maddesinde sayılan belgelerden bulunmadığı da açıktır. Keza, davalı tarafından açılmış yahut açılacak olan itirazın iptali ve/veya alacak istemli bir eda davasında savunma olarak ortaya konulabilecek hususların, bizatihi tespit davasına konu edilmiş olması halinde güncel bir hukuksal yarardan söz edilemez. Konuyla ilgili yasa maddelerini açıklanan biçimde anlamak ve yorumlamak, dava ve usul ekonomisi açısından kaçınılmazdır. Aksi hal, haklı veya haksız, yazılı ve hatta sözlü ihtarla alacak isteminde bulunulması üzerine menfi tespit davası açılabilmesini olanaklı kılar ki, uygulama ile de biçimlenmiş bulunan hukuk sistemimizin bu hali benimsemediği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, davanın hukuksal yarar yokluğu ve buna bağlı dava şartı eksikliği nedeniyle reddine karar verilmek üzere yerel mahkeme kararının bozulması görüşünde olduğumdan, Daire çoğunluğunun aksi yöndeki kanaatine katılamıyorum.