Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/1405 E. 2018/7443 K. 28.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1405
KARAR NO : 2018/7443
KARAR TARİHİ : 28.11.2018

MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ . HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/10/2016 tarih ve 2015/217 E. – 2016/163 K. sayılı kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabul kısmen reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi . Hukuk Dairesi’nce verilen 30/12/2016 tarih ve 2016/228-2016/252 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkillerinden … şirketinin … markalarının sahibi, … Tekstil şirketinin ise ticaret unvanı sahibi olduğunu, müvekkilinin … şirketinin eski unvanının da … olduğunu, … markasının tanınmış marka olduğunu, çok eski yıllardan beri müvekkilinin … marka ve unvanı ile tekstil alanında ticari faaliyet gösterdiğini, davalının ise 2010 yılında … sözcüğünü … Ticaret Siciline kaydettirdiğini, sicilde kayıtlı faaliyet alanları arasında tekstil sektörünün de bulunduğunu, davalı tarafın, müvekkillerinin tanınmışlığından, iyi şöhretinden yararlanarak … adıyla kamu ihalelerine girdiğini, unvandaki … ibaresinden dolayı markaya ve ticaret unvanına iltibas ve tecavüzün söz konusu olduğunu ileri sürerek marka hakkına ve ticaret unvanına tecavüz ve haksız eylemin tespitini, men’ini, sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, davalının ticaret unvanından … ibaresinin terkin edilmesini, kararın ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin markasal bir kullanımının bulunmadığını, müvekkilinin ağırlıklı olarak promosyon, organizasyon, reklam, tanıtım alanlarında faaliyet gösterdiğini, karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, marka ve ticaret unvanının farklı fonksiyonlara sahip olduğunu, salt ticaret unvanının markaya tecavüz oluşturmadığını, marka ve ticaret unvanı korumasının yanyana devam edebileceğini, birinin diğerinden üstün olmadığını, ticaret sicil kaydından bu yana 6 yıl geçtiğini, dolayısıyla 6 yıldan sonra dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafın markasal kullanımına ilişkin bir delil olmadığı, davacıya ait tanınmış markalardan faydalandığını gösteren bir hususun da ispat edilmediği, ticaret unvanının tescilli şekilde kullanımı marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceğinden, markaya tecavüzün tespiti men’i yönünden talebin yerinde olmadığı, davalının ticaret unvanının tescil tarihinden itibaren 5 yıldan fazla süre geçtiği, sessiz kalma yoluyla hak kaybı söz konusu olduğundan mevcut kayıtlara göre davalı tarafın ticaret
unvanını terkinin yerinde olmadığı gerekçesiyle tescilli ticaret unvanın markasal kullanımı ispat edilemediğinden bu yöndeki talebin reddine, ticaret unvanının terkini yönünden davalı tarafa ait … ibareli ticaret unvanının tescilinden itibaren 5 yıldan uzun bir süre geçmiş olduğundan ticaret unvanın terkini yönünden yerinde olmayan davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
… Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, tescilli bir ticaret unvanının kullanılmasının markaya tecavüz oluşturmadığı, davacılardan … şirketinin unvan değişikliği öncesi ticaret unvanının … Menşucat ibaresini içerdiği, davacının ismi tanınmış olduğu için davalı firmanın davacının o ismi tanıtmak için yapmış olduğu gider ve harcamaları yapmadan aynı tanınmnşlıktan yararlanmayı hedefleyerek ismi seçtiği, davacının tescilli markaları kapsamındaki tekstil ürünleri ile davalının ticari unvan ana sözleşmesinde yer alan tekstil ürünlerinin benzer olduğu, faaliyetler benzer olduğundan rekabetin bulunduğu, … ibaresinin davacı firmalarla özdeşleşmiş olup, halk nezdinde paraziter rekabet kapsamında yasak olduğu, davacının 1952 yılından beri ticari unvan ve tescilli tanınmış markaları mevcut olup, ticari unvan değişikliğine gitmiş olsa da davalının ticari unvan tescil tarihinden önce tescilli tanınmış markaları nedeniyle ticari unvanın terkini gerektiğinden istinaf talebinin kısmen kabulüne, markasal kullanım kanıtlanmadığından ve ayrıca ticari unvan kullanma hakkı yasal olduğundan markaya ve tecavüz ve haksız rekabete ilişkin istinaf taleplerinin reddine, ticari unvan terkinine ilişkin talebin reddine ilişkin olarak … 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 06.10.2016 tarih ve 2015/217 Esas, 2016/163 Karar sayılı kararının 2. bendinin kaldırılmasına, davalının ticari unvanındaki Altınyıldız ibaresinin terkinine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına ve 6102 sayılı …’nın 52. maddesinde düzenlenen koşulların davacı yararına gerçekleşmiş olmasına göre, davalı yanca yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. madddesi uyarınca ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 28/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.