Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/1390 E. 2019/118 K. 08.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1390
KARAR NO : 2019/118
KARAR TARİHİ : 08.01.2019

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 15/12/2016 tarih ve 2016/766-2016/816 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 08.01.2019 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 24/01/2007 tarihli hizmet sözleşmesi ile 03/08/2007 tarihli distribütörlük sözleşmesi imzalanmasına rağmen davalının distribütörlük sözleşmesine aykırı davranarak sözleşmeyi haksız biçimde fesh ettiğini, davacının bu nedenle müspet ve menfi zarara uğradığını ileri sürerek, şimdilik 10.000,00 TL’nin haksız fesih tarihi olan 21/12/2009 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline istemiş, ıslah dilekçesi ile istemini 84.766,06 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, müvekkil şirketin davacıya gönderdiği bir fesih bildiriminin bulunmadığını, aksine tarafların ortak iradeleri ile fesih protokolü yaptığını, bu protokol ile de birbirlerini ibra ettiklerini, fesih protokolü öncesinde ticari ilişkiyi sonlandırma kararı alındıktan sonra, davacının sözleşme gereği elinde bulunan 70.746,25 TL değerindeki ürünleri 02/11/2009 tarihinde müvekkil şirkete iade ettiğini, 18/12/2009 tarihinde de müvekkil şirketteki cari hesabında bulunan borcun tamamını kapattığını, davacının tek taraflı fesih bildirimi iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının mal varlığına katmış olduğu araç ve demirbaşların bedelini talep etmesinin kötü niyetli olduğunu, taraflar arasındaki fesih protokolü bulunduğunu savunarak, davanın yetki ve esas yönünden reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, uyulan Dairemiz 22.04.2015 tarih, 2014/8413 E-2015/5663 K. sayılı bozma ilamının 2 numaralı bozma hükmü doğrultusunda 65.344,06 TL ‘nin 04/09/2010 tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, taraflar arasında imzalanan distribütörlük sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı olduğu şekilde Dairemiz 22.04.2015 tarih, 2014/8413 E-2015/5663 K. sayılı bozma ilamının 2 numaralı hükmü ./..
doğrultusunda hüküm tesisi cihetine gidildiği belirtilmiştir. Ancak, davalının feshinin sözleşmeye aykırılığı ve feshin haksız olduğu sabit olmakla birlikte, uyulmasına karar verilen Dairemiz 09.06.2016 tarih, 2015/9476 E-2016/6367 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, taraflar arasında akdedilen 03.08.2007 tarihli sözleşmenin 3 yıl süreli olduğu, davalı tarafından 21.12.2009 tarihinde feshedildiği, bilirkişi raporunda zarar hesabının 21.12.2009 fesih tarihi ile sözleşme süresinin son bulduğu 03.08.2010 tarihi arasındaki dönem için yapıldığı anlaşılmıştır.
Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre, davalının sözleşmeyi haksız feshi üzerine, öncelikle davacının sözleşmenin feshinden sonra aynı veya emsal nitelikte bir işi ikame etmesi için gereken makul süre tespit edilip, bu süreye karşılık gelen zarar miktarına hükmedilmelidir. Ayrıca, temelinde haklı neden olmaksızın yapılan feshin, olağan feshe tahvil edilerek olağan fesih süresinin sonunda sözleşmenin sona erdireceğinin kabulüde mümkündür. Böylece geçersiz olağanüstü fesh, olağan feshe tahvil edilmiş olur (11. H.D’nin 15/01/1992 tarihli, E. 1990/1959, K. 1992/96 sayılı kararı).
Bu bağlamda, taraflar arasındaki sözleşmenin 15.4. maddesinde, “tüm hesapların usulüne uygun olarak kapatılması şartı ile taraflardan biri 3 ay öncesinden yazılı ihbarda bulunarak işbu sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirme imkanına sahiptir” hükmü düzenlenerek, taraflarca sözleşmenin başlangıcında böyle bir makul süre öngörüldüğüne göre, sözleşmenin haksız feshinde dahi yeni bir sözleşme yapılabilmesi için gereken makul sürenin de bu süre ile sınırlı olduğunun kabulü gerekir.
Bu durum karşısında, mahkemece uyulmasına karar verilen Dairemiz bozma ilamında da belirtildiği üzere, davalının sözleşmeyi haksız şekilde feshettiği 21.12.2009 tarihinden itibaren aynı veya emsal nitelikteki bir işi ikame edip etmediği, etmemiş ise ikame etmesi için makul sürenin ne olduğunun tespiti ve bu sürenin 3 aydan az olması halinde bu süre için, 3 aydan fazla olması halinde ise Sözleşmenin 15.4. maddesi uyarınca en fazla 3 ay süreyle sınırlı şekilde zarar hesabı yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 08/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.