Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2017/1108 E. 2018/6899 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1108
KARAR NO : 2018/6899
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05.04.2016 tarih ve 2012/171-2016/83 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı ve davalı … vekili ile katılma yoluyla davalı … vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 04.06.2010 tarihinde davalı …’ne 2010/36812 sayılı ve ‘innpera+şekil’ ibareli markanın tescili için başvurusunun, davalı …’ın itirazı üzerine, 556 sayılı KHK’nın 8. maddesi uyarınca reddedildiğini, ileri sürerek, davalı … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 24.07.2012 tarihli 2012-M-1889 sayılı kararının iptali ile müvekkilinin 2010/36812 sayılı “innpera+şekil” marka başvurusunun talep edilen mal ve hizmetler için tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının marka başvurusu ile davalı şirketin markalarının kullanılacağı mal ve hizmetlerin benzer, karıştırılabilecek nitelikte olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vakıf vekili, müvekkili vakfın 43. ve 44. sınıflarda tescilli markaların sahibi olduğunu, “…” ibaresinin Türkçe bir kelime olmamasına rağmen Türkçe karşılığının otel, motel gibi anlamlara geldiğini, “…” kelimesi olmadıkça “…” kelimesinin ayırt edicilik taşımadığı, her iki marka arasında yazılım ve anlam benzerliği bulunduğu, … Otelinin toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle “…” kelimesinin davacı şirket adına tescili halinde davacı şirket lehine haksız yarar sağlayacağını ve tescilli markalarının zarar göreceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacının “innpera” markası ile davalının “…” markasının benzer olduğu, taraf markalarının kullanıldığı hizmetlerden “Geçici konaklama hizmetlerinin (gündüz bakımı (kreş) hizmetleri dahil)” aynı tür ve benzer olduğu, davacının markasının tescili için başvurduğu, “yiyecek içecek sağlanması hizmetleri ile hayvan bakım evleri hizmetlerinin” ise davalı Vakfın markasının tescilli olduğu hizmetlerden farklı olduğu, gerekçesiyle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı ve davalı … vekili ve katılma yoluyla davalı vakıf vekili temyiz etmiştir.
1- Davacı vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Temyiz dilekçesinin verilme usulü, karar tarihi itibariyle uygulanacak mülga 1086 sayılı HUMK’un 434. maddesinde açıklanmış olup, buna göre, 25.01.1985 tarih ve 1984/5-1985/1 sayılı İBK kararı uyarınca harca tabi davalarda temyiz başvurusu, temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirildiği tarihte yapılmış sayılacaktır. Mahkemece verilen karar davalı … vekiline 18/11/2016 tarihinde tebliğ edildiği ve sürenin son gününün 03/12/2016 Cumartesi olması nedeniyle 05/12/2016 tarihine uzadığı halde temyiz dilekçesinin davalı kurum vekili tarafından kararın temyiz süresi olan 15 günlük yasal temyiz süresi geçirildikten sonra 29/12/2016 tarihinde gönderildiği anlaşılmıştır.
Öte yandan, davalı Vakıf vekiline mahkemenin gerekçeli kararının 21/11/2016 tarihinde, davacı vekilinin temyiz dilekçesi ise 05/12/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı vakıf vekili ise HUMK 433/2. maddesine göre 10 günlük temyize cevap süresi geçirildikten sonra 13/01/2017 tarihinde katılma yoluyla temyiz dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır. Yasal süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında, HUMK 432/4 maddesi uyarınca, mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01/03/1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da bu konuda karar verebileceğinden, davalı vakıf vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı … ve vakıf vekillerinin temyiz isteminin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan HUMK 432/4’üncü maddesi uyarınca REDDİNE, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 08/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.