Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/8751 E. 2017/1773 K. 23.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8751
KARAR NO : 2017/1773
KARAR TARİHİ : 23.03.2017

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 30/09/2015 tarih ve 2014/502-2015/653 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21.03.2017 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı … Taş. Tur. Acen. Hizm. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili firmanın işletmekte olduğu şehirlerarası otobüslerin sigorta poliçelerinin yaptırılması için davalılardan … ile anlaştığını, müvekkili firmaya ait … Bankası … numaralı kredi kartından poliçe bedellerini tahsil etmesi için …’e talimat verildiğini, dava konusu kredi kartından yapılan çekimler incelendiğinde borç miktarlarının ödenmesi gerekenden fazla olduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine …. Noterliğinin 28.09.2012 tarih 13330 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davalı … Sigorta A.Ş’den dava konusu kredi kartı ile yapılan çekimlerin döküntü ve müvekkili firma yetkilileri tarafından muvafakat verilmeyen çekim işlemlerinin ödenmesinin talep edildiğini, taraflarına ibraz edilen belgenin incelenmesi neticesinde müvekkili … Seyahat ve muvafakat ettiği … Elektrik dışında kredi kartından çekimler bulunduğunu ileri sürerek, müvekkili firmaya ait … Bankası … nolu kredi kartı ile müvekkilinin bilgisi ve muvafakati dışında gerçekleşen çekimlerin şimdilik 30.000,00 TL’nin davalılardan işlem tarihlerinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılardan … Sigorta A.Ş, vekili, müvekkili şirketin münfesih acentesi olan diğer davalı …’in 2012 yılı itibariyle acentelik sözleşmesinin sora erdirildiğini, dava konusu kıedi kartından yapılan tahsilatların bizzat üretimi yapılan acente tarafından mail order sistemi üzerinden gerçekleştirildiğini, müşterinin imzaladığı kredi kartı ödeme talimat formunun müvekkili şirkete hiçbir surette iletilmediğini, kredi kartı tahsilat girişini acentenin sisteme girerek yaptığını, banka hesap dökümlerinin tarihleri incelendiğinde davacı yanın uzun süre kredi kartından yapılan tahsilatlara sessiz kaldığını zımnen bu durumu kabul ettiğini, acentenin hukuka aykırı yapmış olduğu fiillerinden sigortacının sorumlu tutulamayacağını, davacının dilekçe ekinde sunduğu listede yer alan poliçelerin hangilerinin kendisi ile ilgili olduğunu ortaya koyması gerektiğini, söz konusu listede yer alan bilgilerden dava konusu kredi kartının davalı acente dışında 3 acente tarafından daha kullanılmış olduğunu, davacı yanın işlem tarihinden itibaren faiz talep etmesinde haksız olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
İhbar olunan … Sigorta Ara Hiz. Ltd. Şti. vekili, davacı firmaya ait … Bankası … nolu kredi kartı ile davacı muvafakati ve bilgisi dışında çekimlerin yapıldığının iddia ve davalılardan tahsilinin talep edildiğini. … Turizm Tic. Ltd Şti’ye ait olan … plakalı araca ait olan ve 28.03.2012 tarihinde tanzim etmiş oldukları. … numaralı Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk poliçesine ait ödemenin … numaralı müşteri kredi kartı ile yapıldığını, ancak geçen süre zarfında davacının herhangi bir itirazının söz konusu olmadığı ve ilgili bankaya çekilen miktarın ödendiğini, Sigorta sektöründe iş paylaşımı genellikle telefon üzerinden yapıldığından dolayı müşterinin kart ödeme formuna imzası alınamadığını, bu hususun müşteri tarafından da bilindiğini, davacı tarafa ait kredi kartından defalarca çekim yapıldığı halde aradan geçen süre zarfı da göz önüne alındığında kendisinin bu çekimlere herhangi bir itirazının olmadığını, dava konusu olayda asıl olan çekimlerin davacı tarafından bilindiğini, bu nedenle davacının davayı açma hakkının bulunmadığını savunarak, davanın rcddini talep etmiştir.
İhbar olunan … Aracılık Hiz. Ltd. Şti. vekilinin vermiş olduğu 06.05.2014 tarihli dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından … Sigorta poliçesi olmak üzere 5 adet poliçe ile davacı şirketin yapımına ve kendi kredi kartından ödenmesine rıza gösterdiğini, dava dilekçesinde belirttiği ve dava konusu yapmadığı … İnş. Ltd. Şti’ye ait araçlar için sigorta yapıldığını, işbu poliçeler sebebi ile … İnş. Ltd. Şti.’nin toplam prim borcunun 31.636,00 TL olduğunu, mevcut pirim ödemeleri için sigorta ettiren tarafından blokeli kredi kartı verilmediği için bu poliçelerden kaynaklanan ödemelerin müvekkilinin Sigorta Şirketi ile olan kendi iç hesaplaşmasına yönelik olarak yapılan ay sonu toplam ödemelerden karşılandığını, bu nedenle bu poliçelerin davacı şirketin kredi kartından ödemesi gözükmeyeceğinin, bu hususta sigorta şirketi ve acente, müşteri arasındaki ilişkiyi bilen bilirkişi görüşü ve incelemesi ile doğrulanacağını, davacı Şirketin muvafakat ettiği … Şirketine ait araçların sigortaları müvekkili tarafından yapılmış, prim ödemeleri ise, blokeli kart verilmediği için şirketlerinin havuz hesabı ile …’ya ödemesi yapıldığını, müvekkili şirkete bildirilen davacı şirkete ait kart ile e-mail … sistemi üzerinden yapılan çekimler ortak havuz hesabı üzerinden …’ya olan toplam borcularına aktarıldığını, havuz hesabı üzerinden ödemeler yapıldığı için blokeli kart kullanılmadığı için kartlar ve ödenen poliçe karşılıkları fiiliyatta birbirini tutmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının (41.128,15 – 4.044,00 =) 37.084,15 TL, ödeme yapmış olduğu, davacının kredi kartı hesap bildirim cetvelindeki dönem borcu tutarlarını ödediği, davacının talebinin ise 30.000 TL olması nedeniyle bu miktar üzerinden davanın kabulü gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda, kararın gerekçe kısmında ”..davacının (41.128,15 – 4.044,00 =) 37.084,15 TL ödeme yapılmış olduğu, davacının kredi kartı hesap bildirim cetvelindeki dönem borcu tutarlarını ödemiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacının talebi ise 30.000 TL olması nedeniyle mahkememizce bu miktar dikkate alınarak hüküm kurmak gerekmiştir” denilmesine rağmen, hüküm kısmında ”davanın reddine” karar verilmek suretiyle gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. Bu durumda hüküm fıkrası ile karar gerekçesinin çelişkili olması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.480 Tl duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine,23/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.