Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/6928 E. 2018/97 K. 09.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/6928
KARAR NO : 2018/97
KARAR TARİHİ : 09.01.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 03/03/2016 tarih ve 2015/712-2016/253 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 09/01/2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılar vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, asıl ve birleşen davada, davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle binlerce kişiden para topladıklarını, bu kapsamda müvekkilinden de hisse senedi devir ve kabul sözleşmesi başlıklı belge karşılığında para alındığını, ancak müvekkilince istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini, davalıların eylemlerinin hukuki dayanağının bulunmadığını, …, Bankalar Kanunu ve SPK hükümlerinin ihlal edildiğini, anılan kanunlar uyarınca müvekkilinin şirket ortağı yapılmasının mümkün bulunmadığını, şirket yönetim kurulu üyelerinin yürütülen bu faaliyetler nedeniyle defalarca yargılandıklarını ve mahkum edildiklerini, yapılan bu yargılamalar neticesinde şirket defterlerinde bulunan kayıtların gerçeği yansıtmadığının tespit edildiğini, …’nın 336. maddesi uyarınca davalı …’ın da ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğüne ve asıl davada 82.000 DM karşılığı 75.467 TL, birleşen davada ise 29.175,84 EURO karşılığı 49.703,96 TL alacağın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacının müvekkili …İht. Mad. Paz. ve Tic. A.Ş. ile … Holding A.Ş.’nin ortağı olduğunu, bu ortaklığın mevzuata uygun geçerli bir ortaklık niteliğinde bulunduğunu, müvekkili şirketlerin Sermaye Piyasası Kurulu kaydında olan, bu kurul ve diğer ilgili tüm resmi makamlar ile özel denetçiler tarafından faaliyetleri denetlenen çok ortaklı halka açık anonim şirketler olduklarını, …’nın 329. ve 405. maddeleri gereğince anonim şirket ortaklarının sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyeceklerini, müvekkili şirketlerin tasfiye halinde olmadıklarını, zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre, şirket muhasebe kayıtlarında davacının söz konusu şirkete para ödediğine ilişkin bir kayda rastlanılmadığı, taraflar arasında hukuki sonuç doğuracak biçimde sahih bir ortaklık ilişkisinin mevcut olmadığı, somut olayda para toplama amacının güdüldüğü, davalıların bu durumu bilip birlikte hareket ettikleri, davacının zararından davalı şirket ve şirket yöneticisinin de haksız fiil hükümleri uyarınca sorumluluklarının bulunduğu, ancak birleşen davaya konu davacının dava dışı …’den hisse aldığına ilişkin devir belgesinin doğrudan davalı şirketlerden değil dava dışı üçüncü kişilerden alındığından hisse bedelinin davalı şirkete ait mizan kaydında görülmesinin mümkün olmadığı, davalılar tarafından kullanılan hileli davranışlarla davacının yanılgıya düşürülmesi ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan davacı tarafından dava dışı hisse devir sözleşmesinin tarafı bulunan şahsa haksız çıkar sağlanması olgusunun da delille ispatlanamaması nedeniyle bu belge yönünden yapılan istemin yerinde olmadığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile, davacıyla davalı şirketlerden … İht. Mad. Paz. Tic. A.Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, bu nedenle 55.399,10 TL’nin ve 17.870,60 TL’nin davalılar … İht. Mad. Paz. Tic. A.Ş. ile … Gıda San. ve Tic. A.Ş. ile …’dan dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı …Ş. yönünden açılan davanın reddine; birleşen davada davanın kısmen kabulü ile, davacıyla davalı …Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, 44.676,70 TL’nin davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu karar tarihinde yürürlükte bulunan HUMK 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanun’un 19’uncu maddesiyle HUMK’ya eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında, 2016 yılı için 2.200,00 TL’dir.
Asıl davada dava değeri 75.467,00 TL olup, mahkemece toplam 73.269,70 TL’nin tahsiline karar verilmiştir. Asıl davada reddedilen kısım bakımından verilen karar, temyiz talebinde bulunan davacı yönünden karar tarihindeki temyiz kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, davacı vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz isteminin mahkemece reddedilen kısmın davacı yönünden kesin olması nedeniyle miktardan reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin birleşen davaya ilişkin aşağıdaki 3 numaralı bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları ile davalılar …İht. Mad. Paz. Tic. A.Ş, …ve … vekilinin 4 numaralı bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
3-Davacının birleşen davaya ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkindir. Mahkemece, birleşen davada davacının dava dışı …’den hisse aldığına ilişkin devir belgesinin doğrudan davalı şirketten değil dava dışı üçüncü kişilerden alındığından hisse bedelinin davalı şirkete ait mizan kaydında görülmesinin mümkün olmadığı, davalılar tarafından kullanılan hileli davranışlarla davacının yanılgıya düşürülmesi ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan davacı tarafından dava dışı hisse devir sözleşmesinin tarafı bulunan şahsa haksız çıkar sağlanması olgusunun da ispatlanamadığı gerekçesiyle bu bedele ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Ancak, Dairemizden geçen diğer emsal dosyalardan da anlaşılacağı üzere … Grubu şirketlerin fiili ve hukuki irtibat halinde oldukları, birlikte hareket ederek para toplama amacıyla yukarıda belirtilen belgeler gibi belgeler karşılığında para tahsil ettikleri, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini reddettikleri böylelikle haksız fiilde bulundukları anlaşılmaktadır. Nitekim uyulan bozma ilamımızda da sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı, olayın haksız fiil olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiş olup, davalı şirketin ismini taşıyan belgede davacının hisse devraldığının gösterilmesi ve bu bedelin miktarı konusunda davalı tarafın bir itirazının da bulunmaması karşısında davacıyla …adlı kişi arasında yapılan hisse devir kabul sözleşmesi adlı belge yönünden de davalıların ödenen bedelden sorumlu olduğu kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle davacıyla …adlı kişi arasında yapılan hisse devir kabul sözleşmesi adlı belge yönünden yapılan bedel isteminin reddine karar verilmesi doğru olmamış, birleşen dava yönünden kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
4- Davacı vekili, alacağın avans faiziyle tahsilini talep etmiştir. Dairemizin ilk bozma ilamıyla eksik inceleme nedeniyle davanın reddi kararı bozulmuş, bozmaya uyularak verilen ikinci kararda davanın kısmen kabulü ile alacağın kanuni faiziyle tahsiline karar verilmiştir. İkinci kararı davacı vekili temyiz etmemiş, bir kısım davalılar vekilinin temyizi üzerine karar, yine eksik araştırma gerekçesiyle bozulmuştur. Bu durumda, ikinci bozma öncesi verilen tahsil hükmü davacı tarafça temyiz edilmediğinden faiz türü yönünden davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle mahkemece, asıl ve birleşen davada alacağın kanuni faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekirken talep gibi avans faiziyle tahsil hükmü kurulması hatalı olmuş, kararın davalılar …İht. Mad. Paz. Tic. A.Ş, …ve … yararına bozulması gerekmiştir.
5-Davalı … Gıda San. ve Tic. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde; mahkemenin 05/06/2012 tarihli ilamı ile davalı … Gıda San. ve Tic. A.Ş. hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine dair verilen karar davacı tarafça temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup, mahkemece adı geçen davalı hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeksizin asıl davada davalı … Gıda San. ve Tic. A.Ş’nin de dava konusu alacaktan sorumlu tutulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle anılan davalı şirket yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz isteminin REDDİNE,(2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin birleşen davaya ilişkin sair, davalılar …İht. Mad. Paz. Tic. A.Ş, …ve … vekilinin asıl ve birleşen davaya ilişkin sair temyiz isteminin REDDİNE,(3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davaya ilişkin kararın davacı yararına BOZULMASINA,(4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın davalılar …İht. Mad. Paz. Tic. A.Ş, …ve … yararına BOZULMASINA,(5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın davalı … Gıda San. ve Tic. A.Ş. yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 09/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.