Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/5875 E. 2017/1076 K. 23.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5875
KARAR NO : 2017/1076
KARAR TARİHİ : 23.02.2017

Taraflar arasında görülen davada verilen 26/11/2015 tarih ve 2014/13-2015/525 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 21/02/2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 2013 yılı haziran ayından itibaren kendi aracı ile davalı şirketin personelini taşımaya başladığını, çalışmadan memnun kalan davalı şirketin 3 aylık sürenin sonunda işi yazılı bir sözleşmeye bağlamayı önerdiğini, bunun üzerine taraflar arasında 19.09.2013 tarihinde yazıı, sözleşmenin süresinin 1 yıl olup bitiş tarihinin 19.09.2014 olduğunu, sözleşmenin imzasından 1 ay sonra 2013 Ekim ayında davalının çalışmadığını işlerinin kalmadığını belirterek sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini, sözleşmenin “Sözleşmenin İptali” başlıklı 13. maddesinde, tarafların birbirlerinden memnuniyetsizlikleri halinde en az 20 gün önceden yazılı olarak bildirmek suretiyle sözleşmeyi feshedebileceklerinin düzenlendiğini, bunun dışında sözleşmede fesih sebebi öngörülmediğini, davalının feshinin haksız olduğunu ileri sürerek; davalının sözleşmeyi haksız feshi nedeniyle davacının sözleşme süresinin sonuna değin uğradığı kazanç kaybından doğan tazminatın belirlenerek, değer artışı işlemi yapma hakkı saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL kazanç kaybı tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmeyi davalı adına imzalayan davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığını, davalı şirketin sözlü anlaşma gereğince 3 ay boyunca davalıdan hizmet aldığını, karşılığını da eksiksiz ödediğini, ancak sözleşmenin temsile yetkili kişiler tarafından imzalanmamış olduğundan şirkete sorumluluk yüklenemeyeceğini, aksi kabul edilse bile sözleşmede süresinden önce fesih halinde taraflara yüklenmiş bir edim bulunmadığını, bu sebeple ortada bir alacak bulunmadığını, fesihte müvekkiline izafe edilecek bir kusur olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

./..

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; feshin süresinden önce yapılması halinin sözleşmede sadece memnuniyetsizlik hali ile oluşan haklı sebeple fesih durumları şeklinde düzenlendiği, böyle bir durum söz konusu değilse, sözleşme süresinin sonuna kadar ahde vefa prensibi gereğince tarafların sözleşmeyle bağlı olup edimlerini yerine getirmelerinin bekleneceği, ancak davalı tarafça sözleşmeye uyulmadığı, sözleşmenin süresinden önce haksız bir şekilde fesih yoluyla sonlandırıldığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, 36.551,21 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, personel taşıma sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak ibraz edilen 19.09.2013- 19.09.2014 tarihleri arasında bir yıl geçerli olduğu belirtilen personel taşıma sözleşmesi davacı ve taşıtan firma adına tarafından imzalanmış olup, adı geçen davalı şirketin yetkili temsilcisi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, sözleşmenin imzalanmasından sonra da davacı hesabına yolcu taşınması ücretinin davalı tarafından ödenmiş olması karşısında sözleşmenin geçerli ve tarafları bağlayıcı olduğu kabul edilmişse de taraflar arasında sözleşme tarihinden önce de fiili taşımaların yapıldığı ve düzenlenen faturalara istinaden ödemelerin yapılageldiği anlaşıldığından daha önce düzenlenen faturalarda gösterilen birim değerlere uygun olarak yapılan yeni taşımalara ilişkin bedellerin ödenmesi ibraz edilen bir yıl süreli sözleşmenin tarafları bağlayıcı olduğunu değil, yapılan fiili taşımaların bedellerinin ödendiğini göstermektedir. Bu suretle; yetkili temsilci olmayan tarafından imzalanan yazılı sözleşme davalıyı bağlamaz. Ancak, taşıma sözleşmeleri tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile kurulup, taşıma sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması ispat şartı olup geçerlilik şartı değildir. Somut olayda dosyaya sunulan faturalar, ödemeyi ispatlayan hesap hareketleri, tanık beyanları nazara alındığında davacının davalıya ait personeli bir süredir taşıdığı anlaşılmakta ve taraflar arasında şifahi olarak bir taşıma sözleşmesinin varlığı tarafların da kabulünde olup uyuşmazlık konusu değildir. O halde, mahkemece taraflar arasında yapılmış taşıma sözleşmesinin süresinin ve şartlarının taraf delilleri nazara alınarak tespit edilmesi, sözleşmenin haksız feshedilip edilmediğinin ve haksız feshin varlığının tespiti halinde de davacının uğradığı kazanç kaybı miktarının şifahi taşıma sözleşmesine göre belirlenmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 23/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.