Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/5510 E. 2017/5109 K. 05.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/5510
KARAR NO : 2017/5109
KARAR TARİHİ : 05.10.2017

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/01/2016 tarih ve 2012/442-2016/35 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı şirketler vekili ile katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 03/10/2017 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. …, davalılardan … Holding A.Ş, … İnş. Tar. ve San. İşlt. Tic. A.Ş, … ile … vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, … dışında çalışan müvekkilinden para tahsil edilme anında ve sonrasında defalarca bizzat davalı şirket temsilcileri tarafından “parasını her istediği an geri alabileceği ve yüksek oranda kar verileceği” taahhüdü ile belge karşılığında 70.000,00 DM para tahsil edildiğini, davacı gibi binlerce kişiden … özlemi ve dini duyguların sömürülerek para toplandığını, paranın geri ödenmesi yönündeki davacı talebinin reddedildiğini, davalıların bu şekilde müvekkilinden para toplamasının Bankalar Kanunu, TTK, SPK, BK ve diğer kanunların açık hükümlerine aykırı olduğunu, SPK.’nın 31. ve 30. maddeleri uyarınca hisse senetlerinin izinsiz halka arz edildiğini, bu usulsüzlüklerin resmi raporlarda ifade edildiğini, para toplama işinin yasa dışı yollarla ve kuryelerle yapıldığını, ilgililer hakkında ceza soruşturması ve davalar bulunduğunu, makbuzla ya da ortaklık durum belgeleri ile müvekkilinin şirket ortağı olduğunun kabul edilemeyeceğini, davacıya hisse senedi tesliminin yapılmadığını, davalı … ve yönetim kurulu üyelerinin diğer davalılar ile birlikte 6762 sayılı TTK.’nın 336. maddesi ile sorumlu olduğunu, şirketler paravan olarak kullanıldığından, birlikte sorumlu olduklarını ileri sürerek, davalılara verilen 70.000,00 DM karşılığı 68.359,72 TL’nin şimdilik 6.500,00 TL’lik kısmının ödendiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, müvekkilinin davalı şirketlerle kurulmuş geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiş; ıslah dilekçesiyle, talebini yükseltmiştir.
Davalılar vekili, zamanaşımı definde bulunmuş; davacı ile davalı … İnşaat Tarım ve San. İşl. Tic. A.Ş. arasında ortaklık ilişkisi olduğundan TTK’nın 329. ve 405. maddeleri uyarınca hisselerin davalı şirket tarafından geri alınması ve hisse bedelinin davacıya iade edilmesinin mümkün olmadığını, davacının iradesi doğrultusunda payların ortaklık pay defterine kaydedildiğini, kâr payı dağıtılmadığı dönemde dava ikame edilerek ortak olmadığının ileri sürülmesinin iyiniyet kuralları, TTK hükümleri ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, davacı ile diğer davalılar arasında bir hukuki ilişki bulunmadığından bu davalılara husumet yöneltilemeyeceğini, davalı şirketin SPK mevzuatına aykırı şekilde pay senedi ihdas etmediğini, ortaklık durum belgesi ve tahsilat makbuzu adlı belgenin davalıları bağlamadığını, davacının takip ettiği bedelin ortaklık defterindeki pay karşılığı ile uyuşmadığını, davalı …’ın sorumlu olduğu iddiasının hukuki değerinin bulunmadığını, 6762 sayılı TTK’nın 336/5 maddesi gereği davacının bir zararının da söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafın hak düşürücü süre itirazının ve zamanaşımı def’inin dürüstlük kuralına aykırı olduğu, davalı şirketlerin SPK’ya sunduğu 09/02/2005 tarih 30 ve 31 sayılı yazılar dikkate alındığında davacının ödediği miktardan sorumlu bulunduğu, davacının eda ettiği yemin karşısında davacının ödeme yaptığının kabulü gerektiği, davacının şirket ortağı olduğu, davacıdan daha çok para alınmasına rağmen daha az hisse senedi verildiği, davalı tarafın ortaklığa ilişkin kabul ve ikrar ettiği miktarın mahsup edilmesi gerektiği, davalı şirket yöneticilerinin şahsi sorumluluğunu gerektirir bir delil bulunmadığı, davalı … İnşaat Tarım ve San. İşl. Tic. A.Ş.’nin unvan değişikliği sonrası … Holding A.Ş.’ye devredilmek suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği gerekçesiyle; davalılar …, … ve …’nun kişisel sorumluluklarını gerektirir bir durumun varlığı ispatlanamadığından adı geçen davalılar hakkında açılan davanın reddine, davalı …Ş. yönünden, davacının şirket ortağı olmadığının tespiti ile ilgili talep kısmının reddine, alacak davasının kısmen kabulüne, 6.500,00 TL’nin dava tarihi olan 14/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte kalan 28.576,69 TL’nin dava tarihi olan 14/08/2008 tarihinden itibaren yıllık %9 ve ileride değişmesi halinde değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte olmak üzere toplam 35.076,69 TL’nin faiziyle birlikte davalı …A.Ş.’den tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı şirketler vekili ile katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Mahkeme kararı davacı vekili tarafından katılma yoluyla temyiz edilmiş ise de aynı vekil tarafından verilen 02/10/2017 havale tarihli dilekçe ile temyiz isteminden feragat edilmiştir. Feragat, HMK’nın 307. maddesi uyarınca istemde bulunanın talep sonucundan vazgeçmesidir. Davacı vekilinin 02/10/2017 tarihli dilekçesi temyiz talebinden vazgeçme mahiyetinde ve usulen tevsik olunmakla sonuç doğurucu niteliktedir. Bu itibarla, davacı yanın temyiz isteminin feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı şirketler vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davalı şirketlerin birleşmesi ve kayda alınması amacıyla Sermaye Piyasası Kurulu’na kendilerinin verdikleri 09/02/2005 tarih 30 ve 31 sayılı yazılara ortak olunan şirkete verilen sermaye katılım bedelleri ile kişiler arasındaki hisse değişimine ilişkin ödeme ve tahsilatlara dair bir takım listeler eklenmiştir. Her ne kadar davalı şirketler hissedarlar arası hisse devri sırasında devreden hissedarın tahsil ettiği miktarların telefon, mektup ve sair yöntemlerle yapılan araştırma sonucu tespit edildiğini, tahsil edilen paranın şirket kasasına girmediğini savunmuşlarsa da, SPK’ya sunulan söz konusu yazı ekindeki listelerin hiçbir dava dosyasına davalılar tarafından sunulmamış olması, 14/09/2000 tarihli SPK denetim raporunda aynı kişiler ve aynı yöntemlerle yurtdışında para toplandığı, bu toplanan paraların davalılar tarafından kayda alındığı, havayoluyla paraların Türkiye’ye nakledildiği, organize şekilde hareket edildiği şeklinde tespitlere yer verilmesi, yine 09/05/1999 tarihli tutanakta … Havalimanı Dış Hatlar Geliş kapısında yapılan kontrolde …’a ait çanta içinde TL, DM cinsi yüksek miktarda para ile altın bilezik gibi emtianın tespit edildiği, …’un imzalı ifadesinde, … şirketinin …’daki temsilcisinin hisse senetlerini sattıktan sonra paraları ve altınları Türkiye’deki … Şirketi’ne götürmesi amacıyla kendisine teslim ettiğini ifade etmiş olması karşısında davalı şirketlerce ikincil kayıtlar tutulduğunun kabulü gerektiği, yine pek çok emsal dosyaya sunulan davalı … imzalı mektupta ortaklıktan ayrılmak isteyenlerin üç ay önce bildirmeleri halinde paralarını alabileceklerinin belirtilmesi birlikte değerlendirildiğinde, … Grubu şirketlerin fiili ve hukuki irtibat halinde oldukları, birlikte hareket ederek para toplama amacıyla “Ortaklık Durum Belgesi”, “Hisse Senedi” gibi sair belgeler karşılığında istenildiğinde derhal ve işlemiş kâr payı ile birlikte iade edileceği taahhüdü ile para topladıkları, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini reddettikleri, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı, böylelikle davalıların haksız fiilde bulundukları anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, sahih bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine, davalı şirketlerce SPK’ya yazılan 09/02/2005 tarih 30 ve 31 sayılı yazılar ekindeki listeler dikkate alınarak tespit edilen alacağın tahsiline dair hüküm kurulması gerekirken, yanlış değerlendirme ile davacının şirket ortağı olduğunun kabulü ile söz konusu listedeki miktarlardan hisse senetlerinin nominal bedeli düşülerek eksik tahsil hükmü kurulması hatalı ise de temyiz edenin sıfatına göre bozma nedeni yapılmayıp, açıklanan nedenlerle davalılar … Holding A.Ş. ve … İnşaat Tarım ve San. İşl. Tic. A.Ş. (birleşerek yeni unvanı … Holding A.Ş.) vekilinin ıslahla arttırılan kısım dışında kalan hususlara yönelik sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespiti ve 6.500,00 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsili talep edilmiş, bozmadan sonra 26/10/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile 63.147,58 TL’nin tahsili istenmiştir. Kural olarak, ıslahın yargılama bitinceye kadar yapılması mümkün ise de (04.02.1948 günlü, 10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre) hükmün Yargıtay tarafından bozulması üzerine hüküm mahkemesinde yapılan yeni yargılama sırasında ıslahta bulunulması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, bozmadan sonra ıslahın söz konusu olmayacağı nazara alınmadan ıslahla arttırılan meblağa hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı şirketler yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin feragat nedeniyle REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar … Holding A.Ş ve … İnşaat Tarım ve San. İşl. Tic. A.Ş. (birleşerek yeni unvanı … Holding A.Ş.) vekilinin ıslahla arttırılan kısım dışında kalan hususlara yönelik sair temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı şirketler vekilinin bozmadan sonra ıslahla arttırılan kısma yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan yönden davalı şirketler yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 05/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.