Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/441 E. 2017/3205 K. 30.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/441
KARAR NO : 2017/3205
KARAR TARİHİ : 30.05.2017

Taraflar arasında görülen davada sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve davalı şirket vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının bareli 2011/83891 sayılı marka başvurusuna müvekkilinin dünyası”, ibareli markalarını mesnet göstererek yaptığı itirazın tarafından sayılı kararı ile reddedildiğini, müvekkili şirketin uzun yıllardır her türlü elektronik cihaz, alet ve teçhizatı, telekomünikasyon cihazları, telsiz, telefon, televizyon, televizyon alıcı ve vericileri, uydu alıcıları, antenler, müzik setleri, hoparlör ve müzik sistemleri, bilgisayar, bunların parçalarının imalat ve satışı faaliyetiyle iştigal ettiğini, unsurlu pek çok seri markanın müvekkili şirket adına tescil edilmiş olduğunu, davalı şirketin, müvekkili şirkete ait ibareli markalara ayırt edilemeyecek derecede benzer olan ibareli başvurunun, müvekkilinin markalarının tescilli olduğu 09. ve 11. sınıflarını da kapsadığını, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, dava konusu başvurunun 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesine göre reddedilmesi gerektiğini, davalı tarafın marka başvurusunu kötüniyetle yaptığını, başkaca ibareli marka başvurularında da bulunduğunu, bu başvuruların amacının davalı tarafın markası altında el fenerleri piyasaya sürmesine karşı müvekkilinin markasına tecavüz oluşturduğu nedeniyle suç duyurusunda bulunmasından kaynaklandığını, belirterek ’nın 30.06.2014 tarih ve 2014-M-10109 sayılı kararının iptaline, 2011/83891 başvuru numaralı başvurusunun tescil edilmişse hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu bareli marka başvurusu ile davacı adına tescilli ve itirazlara mesnet olarak kullanılan ibareli markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olmadığını ileri sürülerek, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

Davalı şirket vekili, müvekkiline ait marka başvurusu ile davacı markalarının okunuş, yazılış ve anlam bakımından farklı olduklarını, markalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde karıştırılma ihtimali bulunmadığını, ibaresinin ayırt edicilik gücünün düşük olduğunu, ibareli pek çok markanın ibaresi üzerinde tekel kurma çabasında olduğunu, müvekkili şirketin markasını 2000 yılından bu yana kullandığını ve bu marka bakımından gerçek hak sahibi olduğunu, davacı tarafın ise markalarını kullanmadığını, davacının markalarından bir kısmına kullanılmama sebebiylesayılı dosyası ile hükümsüzlük davası açtıklarını ve markaların bir kısmının hükümsüz kılındığını, ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece iddia savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafın marka başvurusunu kötüniyetle yaptığına dair delil olmadığı, davacınıibareli marka başvurusu arasında görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, marka kapsamlarında bulunan emtialar bakımından da benzer nitelikte olduğu, 556 sayılı KHK 8/1-b anlamında iltibas tehlikesinin oluştuğu, davalı tarafın marka başvurusunu kötüniyetle yaptığına dair delil olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili ve davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekili ve davalı şirket vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalıekili ve davalı şirket vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 30/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.