Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/3730 E. 2017/5739 K. 25.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3730
KARAR NO : 2017/5739
KARAR TARİHİ : 25.10.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 09/09/2015 tarih ve 2015/271-2015/495 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan kredi kullandığını, bu krediye istinaden kendisinden toplam 4.852,50 TL dosya masrafı kesintisinin yapıldığını, yapılan bu kesintinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek haksız kesilen 4.852,50 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak kendisine verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkil bankadan ticari kredi kullandığını, imzaladığı kredi sözleşmelerinin tüketicinin korunması hakkındaki mevzuat hükümlerine tabi olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşmelerin tip sözleşmeler olduğu bu sözleşmede davacı yan aleyhine konulan komisyon ve masaf adı altındaki ücretlerin yazılmamış sayılması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının farklı tarihlerde kullanmış olduğu krediler nedeniyle komisyon ve dosya masrafı adı altında yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dava konusu kredi sözleşmeleri 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce akdedilmiş olup, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesi uyarınca ”Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” Bu bakımdan, somut uyuşmazlığa kredi sözleşmelerinin akdedildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği nazara alınarak, kullandırılan kredilerin niteliği ve sözleşmede komisyon ve masraf alınabileceğine dair açık düzenleme ve oran bulunup bulunmadığının tespiti ile diğer bankaların aynı tür kredi işlemlerindeki uygulamaları ve komisyon ve masraf adı altında yapılan kesinti oranları gözetilerek, davalı bankanın çeşitli adlar altında kesinti yapmakta haklı olup olmadığı, yapılan kesinti miktarının uygun olup olmadığı, yaptığını iddia ettiği masrafları ispatlayıp ispatlayamadığı ve davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığı, her bir kesintinin hangi ad altında yapıldığı hususlarında bilir kişi incelemesi yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.