Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/3490 E. 2017/2140 K. 13.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3490
KARAR NO : 2017/2140
KARAR TARİHİ : 13.04.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 19/11/2015 tarih ve 2012/157-2015/256 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 11/04/2017 günü hazır bulunan davacılar vekili Av. … ile davalılar vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi … ile davalıların ortağı oldukları şirketin davalıların resmi evrakta sahtekarlık suçunu işlemeleri nedeniyle faaliyetlerinin aksadığını, 1977 yılında faaliyete geçmesi planlanan otelin işletmeye açılamaması nedeniyle müvekkillerinin murisinin maddi zarara uğradığını, bu zararın işbu davadan önce açılan dava ile kısmen tazmini yönünde karar verildiğini ancak bakiye zararın bozma ilamından sonra ıslah yapıldığı için karşılanmadığını ileri sürerek, ilk dava ile hüküm altına alınmayan bakiye 74,22 TL maddi zarar ile fazlaya ilişkin hakları saklı olarak şimdilik 300.000,00 TL munzam zararın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak, dosya kapsamına göre; davanın kısmen kabulüne, 293.218,34 TL munzam zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 74,22 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava, munzam zarar ve maddi tazminat istemine ilişkindir. … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/48 Esas sayılı dosyası ile davacıların murisi ile davalıların ortağı oldukları … Otel ve Tesisleri Limited Şirketi’nin otel inşaatının davalıların kusurlu hareketleri nedeniyle tamamlanamaması nedeniyle 1977-1986 tarihleri arasındaki yoksun kalınan gelirin tazmini istenmiş, mahkemenin 11/03/2008 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulü ile 14,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. Eldeki dava ile … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/48 Esas sayılı dosyası ile bozma ilamından sonra ıslah yapılamadığı için hüküm altına alınamayan bakiye 74,22 TL maddi zarar ile munzam zararın tahsili talep edilmiştir. Mahkemece, her iki talep yönünden de davanın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, Dairemizce sadece munzam zarar talebi yönünden bu talebin de zamanaşımına uğradığından bahisle hüküm tesisinin yerinde görülmediği gerekçesiyle mahkeme hükmü bozulmuştur. Davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddiyle birlikte dava konusu 74,22 TL maddi zarar talebinin zamanaşımına uğradığı yönünde verilen karar kesinleşmiştir. Bu nedenle, mahkemece 74,22 TL tazminatın tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Mülga 818 sayılı BK’nın 105. maddesi hükmüne göre, alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir. Munzam zarar yükümlülüğü, asıl borç ve temerrüt faizi ödeme yükümlülüğünden farklı, temerrüt ile oluşmaya başlayan ve asıl borcun ifasına kadar geçen zaman içinde artarak devam eden, asıl borçtan tamamen bağımsız yeni bir borçtur. Munzam zarar borcunun hukuki nedeni asıl alacağın temerrüde uğramasıdır. Alacağın temerrüde uğraması, esas alacağın kaynaklandığı hukuki işlem ve olaydan ayrı ve farklı bir hukuki sebep teşkil etmektedir. Munzam zarara dayalı talep hakkı, esas itibariyle bir alacak hakkıdır (Dairemizin 2012/275 esas-2013/759 karar sayılı kararı). 818 sayılı BK’nın 105. maddesinde düzenlenen munzam zarar, borçlunun mütemerrit olması durumunda, alacaklının, temerrüt faiziyle karşılanmayan ve temerrüt faizini aşan zararıdır ve faizden ayrı talep edilebilir. Bu suretle, 74,22 TL tazminat hüküm altına alınmadığından kesinleşen 14,00 TL alacağın temerrüt faiziyle karşılanmayan ve temerrüt faizini aşan kısmının munzam zarar alacağı olarak hesaplanması, BK’nın 105 nci maddesinde zamanaşımı yönünden de ayrık özel bir hüküm getirilmemiş olup, bu durumda, bu alacağa da BK’nın 125 nci maddesindeki, on yıllık zamanaşımı uygulanacağından munzam zarar davasının açıldığı işbu dava tarihinden geriye doğru on yıllık süre içerisinde gerçekleşen zarar bölümünün talep edilebileceği nazara alınarak istenebilecek munzam zarar miktarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu suretle, munzam zararın 14,00 TL üzerinden değil, … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/48 Esas sayılı dosyasındaki bilirkişi raporuyla belirlenen tüm bedel üzerinden hesaplanması doğru görülmemiş kararın davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
4- Davacılar vekilinin katılma suretiyle temyiz isteminin incelenmesine gelince, mahkeme ilamı, hükmü temyiz eden davacılar vekiline 07/01/2016 günü, davalılar vekilinin temyiz dilekçesi ise 28/01/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve hüküm davacılar vekili tarafından HUMK 433 ncü maddesinde öngörülen katılma yoluyla temyiz süresi geçirildikten sonra 12/02/2016 tarihinde temyiz edilmiştir. 01/03/1990 gün ve 3-4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı’nda süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında yerel mahkeme bir karar verilebileceği gibi, Yargıtayca da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden HUMK 432/4 nci maddesi uyarınca davacılar vekilinin temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, (4) numaralı bentte yazılı nedenlerle davacılar vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalılara verilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 13/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.