Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/3422 E. 2017/2120 K. 13.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3422
KARAR NO : 2017/2120
KARAR TARİHİ : 13.04.2017

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/11/2015 tarih ve 2014/1283-2015/448 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 11/04/2017 günü hazır bulunan davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin yakıt alım ve satımı alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu ve gemilere de yakıt tedarik ettiğini, müvekkili şirket tarafından davalı şirkete ait … gemisine yakıt tedarik edilmiş olup, yakıt tedarikine ilişkin olarak yakıt teslim makbuzu tanzim edildiğini, müvekkili tarafından gönderilen yakıt teyit yazısında “… ve müştereken yada müteselsilen donatan / işleten / işletme mühendisi – kiralayan ve … tedarik etmiş olduğunuz yakıtın bedelinden bu teyidin alınmasından başlayarak herhangi bir kesinti olmaksızın tüm bedelden sorumludur” ifadesine yer verildiği ve vadenin yakıtın teslim tarihi olarak belirlenmiş olduğu ve işbu vadenin kesin vade olduğunu gösterdiğini, davalının yakıt teyit yazısına aykırı şekilde borcunu ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla icra takibi yapıldığını, yapılan takibe davalının kendileri aleyhine takip başlatılamayacağını, borca ve faize itiraz ettiklerini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacak miktarının % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalı … Firması’nın, … gemisi donatanı ve işleteni ile arasında herhangi bir hukuki ilişkinin olmadığına, davanın husumet yokluğundan reddini, geminin donatanı ve işleteni firmanın Türkiye’de şubesi olmadığını, yurtdışı kaynaklı bir firma olmasından dolayı borcun acente olarak kendilerinden talep edilmesinin yanlış olduğunu, acenteye karşı dava açılabilmesinin temel şartının dava konusu uyuşmazlığın acentenin aracılık ettiği bir uyuşmazlıktan doğmuş olması gerektiğini, dava dilekçesinde dava konusu borç ile ilgili bir takım ödemelerin yapıldığının belirtilip, bu ödemelerin kimin tarafından ne kadar ve neye karşılık yapıldığının açıklanmadığını, bakiye borç olan 46.685,22 USD’nin tahsilinin talep edilip fahiş bir faiz uygulandığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davada konu edilen alacak miktarının 46.685,22 USD olup, takip tarihinin 30/01/2013 tarihi olduğu ve dosyadaki mevcut gerek belgelerden gerekse bilirkişi incelemesinden 01/02/2013 tarihinde yapılan ödemenin 81.923,22 USD olduğunun anlaşıldığı, davacı şirket tarafından icra takip dosyasında işlemiş faiz talebinde bulunulmuş ise de davalının temerrüdü takip tarihi ile başlamış olup, takip tarihinden önce temerrüdün söz konusu olmadığı, yapılan ödemelerin takibe itiraz süresinde içerisinde yapıldığı ve davalının temerrüdünün takip tarihi ile başlamış olduğu, bu nedenle davacı vekili tarafından belirtilen yakıt teyit yazısında belirtilen hususların her iki tarafça imzalanan herhangi bir sözleşme olmadığı için temerrüt açısından geçerli sayılamayacağı gerekçesi ile davanın ve davalının koşulları oluşmayan % 20 tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacı şirketin davalı şirkete ait gemiye yakıt tedarikinden doğan alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline istemine ilişkindir.
İki tarafa borç yükleyen sözleşmelere ilişkin ifa sırası, 6098 sayılı Kanun’un 97. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. Aynı Kanun’un 207/2. maddesi de sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcının borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlü oldukları hükmünü haizdir.
Ayrıca, tarih itibariyle davada uygulanması mümkün olan 6102 s. TTK’nın 1530 maddesinde de mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları düzenlenmiştir.
Bu itibarla taraflar arasındaki satım akdinde aynı anda ifa kuralının aksinin yani veresiye bir satımın karalaştırıldığı iddia ve ispat edilmediğine göre, temerrüt tarihinin hesaplanmasında yukarıda belirtilen madde hükümleri değerlendirilerek sonucuna göre işlemiş temerrüt faizinin belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.