Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/3378 E. 2017/2139 K. 13.04.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/3378
KARAR NO : 2017/2139
KARAR TARİHİ : 13.04.2017

MAHKEMESİ : … 3.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/11/2015 tarih ve 2013/22-2015/228 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10.04.2017 günü hazır bulunan davacı … vekili Av. … ile davalı Remzi … vekilleri Av. … ile Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 14/05/2003 tarihinde “…” isimli Türkiye’nin tanıtımı hakkındaki projenin hayata geçirilmesi konusunda 14/05/2005 tarihli sözleşme yapıldığını, sözleşme kapsamında davalının 60 giysiden oluşan bir koleksiyon ile tanıtım videoları için 10 parçalık ayrı bir koleksiyon hazırlamayı yüklendiğini, bu iş karşılığında davalının 170.000 USD alacaklı olacağını, 03/06/2005 tarihli sözleşmeyle davalının alacağının 100.000 USD olarak belirlendiğini ve bu bedeli nakden aldığını, kalan 70.000 USD’lik bölümün ise davalı yanın bulacağı sponsorlardan temin edileceğinin benimsendiğini, tarafların tekrar 11/02/2008 tarihinde biraraya gelerek “ek sözleşme” adı altında 11/02/2008 tarihli sözleşme yaptıklarını, bu sözleşme ile anılan projeye sponsor bulma işinin tümünün davalı üstünde bırakıldığını, elde edilecek gelirin paylaştırılmasının esas alındığını, ancak ihtarname gönderilmesine rağmen davalının ek sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100.000 USD’nin davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki 14/05/2003 tarihli sözleşmenin feshine ilişkin davacı tarafın bir beyanının olmadığını, davaya konu sözleşmenin halen yürürlükte olduğunu, projenin kamuoyuna tanıtıldığını, sözleşme gereğince müvekkilinin 60 parçadan oluşan bir koleksiyon ve 10 ayrı özel kıyafet hazırlayacağını, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirmesinin davacı yanın 170.000 USD+KDV tutarındaki bedeli ödemesi şartına bağlandığını, 40.000 USD’nin Başbakanlık Tanıtım Fonu Kurulu Başkanlığı tarafından ödendiğini, davacının kendisi tarafından ödenmeyen 40.000 USD tutarındaki meblağın iadesini isteyemeyeceğini, 2008 yılında davacının sponsorluk çalışmasında ilerleme kaydetmemesi nedeniyle sponsorluk çalışmalarının müvekkili tarafından üstlenildiğini, davalı tarafından davacıya 10.000 USD avans verildiğini, 11/02/2008 tarihinde imzalanan ek sözleşme sonrasında davalının sponsorluk çalışmalarına başladığını, ancak projenin maliyetli olması nedeniyle dava tarihi itibariyle devam ettirilmesinin mümkün olmadığını, davacının asıl sözleşmenin imzalandığı tarihten ek sözleşmenin imzalandığı tarihe kadar projeyi gerçekleştirmediğini, asıl sözleşmenin 5. maddesi uyarınca finansal idari ve hukuki açıdan tarafların sorumluluklarının olmadığını, 14/05/2003 tarihli sözleşme gereğince 60 parçadan oluşan koleksiyonun 10 parça özel kıyafet ile defilede sergilenmek üzere 30 parça kıyafetlik bölümünün hazırlandığını, tüm kumaş bedellerinin müvekkili tarafından ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; taraflar arasında “Wind of Anatolia” (… Rüzgarı) isimli proje sebebiyle yapılan sözleşme ve daha sonra düzenlenen ek sözleşmede davalının üstlendiği edimlerini davacı yanca gönderilen ihtarnameye rağmen yerine getirmediği, sözleşme gereği sponsor bulma işlevini de davalının üstlenmesine rağmen gereğini yapmadığı, makul sürenin geçtiği, bu halde de sözleşmenin alacaklısı konumunda olan davacının tercih hakkının doğduğu, davacı yanın tercih hakkını sözleşmeden dönme olarak seçmesi sebebiyle de, borçlu olan davalının temerrüde düşmekte kusurlu olup olmadığının öneminin bulunmadığı, sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde tarafların karşılıklı olarak verdiklerini birbirlerinden talep haklarının doğduğu, davacının projesi sebebiyle tahsil edilen 40.000 USD ve elden verilen 60.000 USD’yi davalıdan isteme hakkı mevcut ise de, ek sözleşmede belirtildiği üzere, davalının davacıya 10.000,00 USD avans ödemesi yaptığının anlaşıldığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 90.000 USD’nin dava tarihindeki karşılığı olan 160.020,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, fazla talebin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, taraflar arasında düzenlenen “Wind of Anatolia” isimli proje sözleşmesine ve sonrasında imzalanan ek sözleşmelere, sponsor bulunmasına ilişkin yapılan sözleşmeye dayalı olarak, davalının ediminin karşılığı 100.000,00 USD’lik kısmını davacıdan aldığı halde, edimini yerine getirmediğinden bahisle, bu miktarın karşılığı olan Türk Lirası’nın faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
5846 sayılı FSEK’in 76. maddesi gereğince, adı geçen kanunun düzenlediği hukukî ilişkilerden doğan davalarda, görevli mahkeme ihtisas mahkemeleridir. Ayrıca, 551, 555, 554 ve 556 sayılı KHK’lardan doğan haklara ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevi de ihtisas mahkemelerine bırakılmıştır. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenmiş olup, görev kuralları, kamu düzenine ilişkindir ve temyiz dahil, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. İhtisas mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, görev ilişkisidir.
Bu durumda, dava dilekçesindeki açıklamalar, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri ve dava dosyası içerisindeki tarafların iddia ve savunmaları itibariyle, uyuşmazlığın çözümünde 5846 sayılı FSEK’in uygulama alanı olmamakla, uyuşmazlığın çözümünde fikri sınai haklar hukuk mahkemesinin görevli bulunmadığı nazara alınarak mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.