Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/2872 E. 2017/4907 K. 02.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2872
KARAR NO : 2017/4907
KARAR TARİHİ : 02.10.2017

MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06/10/2015 tarih ve 2013/225-2015/159 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl dosya davacısı vekili, davalının, müvekkili adına tescilli 2007/00094 ve 2010/01239 sayıyı tasarımlarına tecavüz ettiğinin delil tespiti dosyasına sunulan rapor ile sabit olduğunu, davalının bu eylemlerinin ayrıca haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek davalının tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti ile men’ini, şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl dosya davalısı, birleşen dosya davacısı vekili, TPE’de tescilli tasarımların davacıya ait olmadığını, davacının ithal ettiği ürünleri haksız bir şekilde adına tescil ettirdiğini, bunların … firmaları tarafından daha önce kamuya sunulduğunu, dava konusu tasarımlarda bulunan “Lale” motifinin yüzyıllardır Osmanlı ve diğer Türk Devletleri tarafından kullanıldığını, böylece bu tasarımların yenilik ve ayırt edicilik vasıflarının bulunmadığını, motifin kamuya mal olduğunu ileri sürerek asıl davanın reddini istemiş, birleşen davada, davalı adına tescilli 2007/00094/1-2 sayılı Endüstriyel Tasarımın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Birleşen davanın davalısı vekili, müvekkilinin çoklu tasarımının yenilik ve ayırt edici nitelik taşıdığını, müvekkili tarafından tasarlandığını, özgün bir yapısının bulunduğunu, davacının yeniliği ortadan kaldırdığı iddiasına dayanak yaptığı katalogların ya başvurudan sonraki tarihli ya da tarihsiz olduğunu, iddianın ispatlanamadığını savunarak birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, birleşen davada hükümsüzlüğü istenen 2007/00094-1-2 sayılı tasarımlarda yer alan lale motiflerinin daha önceki motiflerden farklı olduğu, yardımcı öğeler ihtiva ettiği, yeni ve ayırt edici bir desen niteliği taşıdığı, hükümsüzlük isteminin ispat edilemediği, asıl davanın davalısına ait katalogda yer alan 5003 ve 2004 kodlu ürünlerdeki desenlerin davacının 2007/00094/1-2 sayılı tasarımları ile ayırt edilemeyecek derece benzer olduğu, bilirkişi raporunda; davalı şirketin satışları içinde tecavüze konu ürünlerin satışının yapıldığına ilişkin davalı defterlerinde bir koda veya ibareye rastlanmadığının belirtildiği, bu itibarla 554 sayılı KHK’nın 52/a maddesi uyarınca hesap yapılamadığı, ancak Borçlar Kanunu uyarınca hakimin, hal ve mevkiin icabı ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suret ve şumulünün derecesini tayin edebileceği, bu hüküm gereği ve taleple bağlı kalınarak tazminata hükmedildiği gerekçesiyle birleşen davanın reddine, asıl davanın kabulüne, davalının “2013-1 Nüans” isimli katologda yer alan ve satışa sunulan 5003 ve 2004 kod nolu ürünlerin davacıya ait 2007/00094/1-2 nolu endüstriyel tasarımlara yönelik tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti ile men’ine, Borçlar Kanunu ve hakkaniyet gereği 1.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davada davalı, birleşen davada davacı vekilinin gerek asıl ve gerekse birleşen davaya yönelik tüm temyiz itirazları ile asıl davada davacı vekilinin asıl davaya yönelik aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Mahkemece verilen kararın gerekçesinde, vaki talep doğrultusunda 554 sayılı KHK’nın 52/a maddesi uyarınca hesap yapılamadığından bahisle asıl dava bakımından maddi tazminat tutarının TBK’nın 50. maddesi uyarınca hakkaniyete göre belirlendiği belirtilmiş ancak belirlenen tazminatın tutarı bakımından bir miktar zikredilmeksizin, taleple bağlı olarak 1.000.-TL maddi tazminata hükmedildiği ifade edilmiştir. Mahkemece, maddi tazminatın TBK’nın 50. maddesi uyarınca belirlenmesinde kural olarak bir usulsüzlük söz konusu değilse de, tazminatın bu biçimde belirlendiği durumlarda, kararın gerekçesinde ne miktarda maddi tazminata hükmedilmesi gerektiğinin açıklanması, uyuşmazlıkla ilgili olarak taraflara yüklenen hak ve borçların açıklıkla belirlenmesine ilişkin olan HMK’nın 297/c maddesinin gereğidir. Aksinin kabulü, uyuşmazlığın kesin olarak çözümünün ertelenmesi gibi bir duruma yol açacağı gibi hakkaniyete göre belirlendiği belirtilen maddi tazminat tutarının, saklı tutulan fazlaya dair haklar açısından açılabilecek ek bir davada yeniden tartışılmasını ve yeniden değerlendirilmesini gerektirir bir hal oluşturacağından gerek HMK’nın 303. maddesinde belirtilen maddi anlamda kesin hüküm ilkesi açısından ve gerekse de HMK’nın 107 ve 109. maddeleri ile getirilen hükümler bakımından sakıncalı sonuçlara yol açacaktır.
Tüm bu nedenlerle, yerel mahkemenin yetersiz ve açık olmayan gerekçeye dayalı maddi tazminat kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davalı, birleşen davada davacı vekilinin tüm, asıl davada davacı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl davada verilen maddi tazminata ilişkin hükmün mümeyyiz davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 02/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.