Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/2846 E. 2017/5738 K. 25.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2846
KARAR NO : 2017/5738
KARAR TARİHİ : 25.10.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 01/12/2015 tarih ve 2015/227-2015/635 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkili ile davalının … Ticaret Ltd. Şti.’nin ortağı olduklarını, müvekkilinin …’da görev yapması nedeniyle işlerle ilgilenemediğini, şirket müdürü olan davalının müvekkilinin imzalarını taklit ederek karar defterinde kendi lehine kararlar aldığını, şirketi borç altına soktuğunu, şirketin müteahhitliği yaptığı kooperatif ile yazılı sözleşme yapmayarak borç ve masrafları şirkete yüklediğini, oğlunu sigortalı olarak gösterdiğini, özel işler için alınan malzemeleri kooperatif malzemesi olarak gösterdiğini ileri sürerek davalının müdürlük görevinden azledilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleştirilen 2009/50 Esas sayılı dosyasında davacı vekili aynı gerekçelerle şirketin tasfiyesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili defterlerin şirket muhasebecisi …’de durduğunu, şirketin bankalara borcunun bulunmadığını, kooperatife yaptığı işten dolayı gelir elde edemediğini, kooperatife karşı dava açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl davanın reddine, davacının davalı şirket ortaklığından çıkartılmasına, birleşen davanın davalı Sadettin Özdemir yönünden husumet yokluğundan reddine, şirketin fesih talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Asıl dava, davalının müdürlük görevinden azledilmesi, birleşen dava ise şirketin tasfiyesi istemine ilişkin olup, davacının üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği dava niteliğindedir. Davadan feragat, hüküm kesinleşinceye değin yapılabilir ve yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Davacı, mahkemece tesis olunan nihai karardan sonra 29.01.2016 tarihli temyiz dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiştir. Davacının davadan feragate ilişkin beyanının, usulen tevsik olunmakla HMK’nın 307 vd. maddeleri uyarınca sonuç doğurucu nitelikte olduğu anlaşılmış, Yargıtay İBK’nın 11.04.1940 gün ve 70 sayılı ve HGK’nın 21.11.1981 gün ve 1981/2-551 sayılı kararları uyarınca, öncelikle, davacının davadan feragatine ilişkin bir hüküm verilmesini teminen yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz yolu ile kabulü ile davadan feragatine yönelik olarak bir karar verilmek üzere yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.