Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/2651 E. 2017/1706 K. 22.03.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2651
KARAR NO : 2017/1706
KARAR TARİHİ : 22.03.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/06/2015 tarih ve 2014/381-2015/267 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; cep telefonundan birisinin kendisini arayarak terörle mücadele şubesinden polis memuru … olduğunu, yapılan … operasyonunda yakalanan … isimli şahsın üzerinde kimlik numarasının bulunduğunu, bu örgüte yardım ve yataklık yapar durumda görüldüğünü, … Bank’ta bulunan parasının hareket ettirilmesi gerektiğini, bankada bulunan paranın 60.000,00 TL’sini … Bankası’nda hesabı bulunan …’in hesabına EFT yapmasını, paranın hareketi sırasında çeteyi çökertileceğini söylediğini, EFT’yi … adına yaptığını ancak paranın … tarafından işlem parası kesildikten sonra net 59.670,07 TL olarak çekildiğini, banka yetkilisinin ödeme yapılan kişinin nüfus hüviyet cüzdanı fotokopisini almasına ve soyadındaki farka rağmen parayı ödemekte sakınca görmemesinin doğru olmadığını, burada bankanın kusurlu olduğunu, davalı bankadan uğramış olduğu zararın, işlem tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili bankanın bu davada husumet ehliyeti bulunmadığını, davacı tarafından dava konusu … Bankası A.Ş. … Şubesi’nde bulunan hesaptan … tarafından çekilen 59.985,00 TL’nin banka personelinin kusurlu davranışı nedeniyle hesap sahibine ödendiğinin iddia edildiğini, ancak yapılan işlemde bankanın herhangi bir sorumluluğunun söz konusu olmadığını, davalı Banka’nın veznesindeki hesabındaki parayı çeken müşterinin işleminde şüpheli bir durumun söz konusu olmadığını, hukuki esaslara göre EFT işleminin hızlı ve güvenli para transferi için IBAN uygulamasıyla gerçekleşen bir sistem olduğunu, dava konusu oluşturan tazminat isteminin şartlarının mevcut olayda bankaya karşı oluşmadığını savunarak, davanın öncelikle husumetten ayrıca esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; bankaların basiretli bir iş adamı gibi hareket etme zorunluluğu bulunduğu, bankaların en küçük kusur ve ihmallerinden dahi sorumlu olduğu, bankaların müşterilerine verdikleri tüm hizmetler bakımından güvenliği sağlama ve özen gösterme borçları bulunduğu, davalı Banka’nın davacının mevduatını koruma borcu olup başkalarından daha dikkatli ve özenli davranma yükümlülüğü altında olduğu, banka çalışanının soyadı tutmadığı halde araştırma yapmadan ödeme yapması nedeniyle davalı Banka’nın kusurlu olduğu sonucuna varılmakla, davalı Banka’nın kusuru hafif bile olsa tarafların ekonomik durumları arasındaki büyük fark ve olayın şartları dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile davacının 59.985,00 TL zararının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
1-28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiş 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesinde de görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği düzenlenmiştir. Somut olayda; davanın açıldığı 15.08.2014 tarih itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici olduğu, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, yukarıda belirtilen Yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu hususu gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın esasına ilişkin karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.