Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/2586 E. 2017/4901 K. 02.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2586
KARAR NO : 2017/4901
KARAR TARİHİ : 02.10.2017

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 26/11/2015 tarih ve 2012/96-2015/639 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ruhsatını aldığı Pascal 5 S isimli haşere ilacına ait kutu tasarımını TPE nezdinde 2010/04344 sayı ile adına tescil ettirdiğini, davalının, bu tasarımın sadece rengini değiştirerek ürünlerinde kullanıp piyasaya arz ettiğini, davalının bu eyleminin müvekkilinin tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek tasarıma tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile önlenmesini, şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın haksız fiilin başlağı tarihten itibaren faiziyle ve 50.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin ikametgahı olan … Mahkemelerinin yetkili olduğunu, ambalajların farklı renklerde kullanıldığını, şekillerinin birbirine benzemediğini, istenen tazminatların fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının TPE’nin 2010/04344 nolu endüstriyel tasarım belgesi ile Pascal 5SC isimli haşere ilacının kutu tasarımını adına tescil ettirdiği, davalının Deltarun 5 ibareli haşere ilacını davacı adına tescilli tasarım ile açıkça karıştırılabilecek şekilde piyasaya sürdüğü, davacının maddi tazminat talebini, söz konusu kullanım nedeniyle davalının elde ettiği kazanç üzerinden talep ettiği, davalının elde ettiği kazancın 9.918,50 TL olduğu yönündeki bilirkişi tespitinin dosyadaki bilgi ve belgelere uygun olduğu, olayın oluş şekli, tecavüzün niteliği, tecavüze konu ilacın satış bedelleri ve kazançları gözetilerek ayrıca 10.000 TL manevi tazminat takdir edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının TPE 2010/04344 sırasında tescilli markasına vaki davalı tecavüzünün önlenmesine, 9.950 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın 13.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacının endüstriyel tasarım hakkına dayanarak tescilli tasarımına tecavüzün tespitini ve önlenmesini istemesine, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da endüstriyel tasarıma tecavüz şartları yönünden 554 sayılı KHK hükümleri uyarınca değerlendirme yapılmasına, her ne kadar mahkemece karar gerekçesinde davanın markaya vaki elatmanın önlenmesi olarak nitelendirilip davalının marka hakkına tecavüzünün sabit olduğu açıklanmış ise de söz konusu ifadenin ve yine tarafların ticari unvanlarının gerekçeli karar başlığında eksik gösterilmesinin mahallinde her zaman düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Dava, davacı adına tescilli 2010/04344 sayılı endüstriyel tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile önlenmesi, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece endüstriyel tasarıma tecavüz yönünden inceleme yapıldığı halde “Hüküm” fıkrasının 1. paragrafında “davacının TPE 2010/04344 sırasında tescilli markasına vaki tecavüzün önlenmesine” dair hüküm kurulması doğru görülmediği gibi davacı, dava dilekçesinin “Sonuç ve İstem” bölümünde maddi tazminata tecavüzün işlenmeye başladığı tarihten itibaren faiz işletilmesini istemiş, ancak manevi tazminat talebi yönünden “50,000 TL manevi tazminatın faizleri ile birlikte ödenmesi” şeklinde talepte bulunmuştur. Bu durumda, manevi tazminat için dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi isteminde bulunduğu gözetilip hükmedilen manevi tazminata dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken talebin aşılarak manevi tazminatın da davalı işyerindeki arama ve elkoyma tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu yönlerden bozulmasını gerektirmiş ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayayı gerektirmediğinden, HUMK 438/7. maddesi uyarınca hükmün, aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın (HÜKÜM) bölümünün 1. paragrafında yer alan “markasına” ibaresinin hükümden çıkarılıp yerine “endüstriyel tasarımına” ibaresinin yazılmasına, yine kararın (HÜKÜM) bölümünün 1. paragrafındaki “ve 10.000 TL manevi” ibaresinin hükümden çıkarılmasına, aynı paragrafın “13/05/2011 tarihinden” ibaresinden sonra gelmek üzere “10.000 TL manevi tazminatın ise dava tarihinden” ibaresinin hükme eklenmesine, hükmün düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 02/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.