Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/2285 E. 2017/4681 K. 25.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2285
KARAR NO : 2017/4681
KARAR TARİHİ : 25.09.2017

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15/12/2015 tarih ve 2014/1462-2015/915 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının 1992 yılında …ile evlendiğini ve evlilikleri süresi içinde bir çok şirkette aktif olarak görev aldığını, bu şirketlerden birinin de davalı şirket olduğunu, devam eden süreçte müvekkilinin boşanma davası ve mal rejimi tasfiyesi davası açtığını, eşiyle arasında güven ilişkisi kalmadığını, 03.09.2014 tarihli genel kurulda davalı şirkete yönetim kurulu üyesi olarak müvekkilinin eşinin önceki evliliğinden olan oğlu …’ın seçilmesinin hukuka aykırı olduğunu, zira bu kişinin davacının ortağı bulunduğu başka bir şirkette daha yönetim kurulu üyesi seçilince müvekkilini ortaklıktan çıkarmaya çalıştığını, bu nedenle müvekkilinin davalı şirket merkezine de giriş ve çıkış imkanı kalmadığını, ortaklıktan kaynaklanan haklarını kullanamaz hale geldiğini, şirketin ticari defter ve belgelerine ulaşamadığını ileri sürerek, davalı şirketin 03/09/2014 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptalini, dava süresince şirketin idaresi için kayyım tayin edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın 3 aylık dava açma süresinde açıldığı, davacının, davalı şirkette hissedar olması ve ret oylamasında bulunup muhalefet etmiş olması karşısında dava açma sıfatının bulunduğu, genel kurul toplantısı öncesi davacı veya vekilleri tarafından bilgi alma ve inceleme haklarını kullanmasının mümkün olduğu, toplantı sırasında da bağlantılı sorular sorarak bilgi alma hakkını kullanılabileceği ve kısıtlanmadığı, toplantı gündeminin 5.maddesine göre bilanço ve kâr/zarar hesaplarının tasdik edilmesi ve kâr olmadığından kâr dağıtımı kararı almaya yer olmadığı yönündeki kararın hukuka aykırılık oluşturmadığı, 2013 yılı olağan genel kurul toplantısı gündeminde yer alan ve karara dönüşen gündem maddelerinden her bir madde bakımından aykırılık iddialarının hiç birinin iptali gerektirecek nitelikte olmadığı, kanun, esas sözleşme hükümleri ve özellikle dürüstlük kuralına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davalı şirketin 03/09/2014 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptali istemiyle açılan işbu davada mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, 6102 sayılı TTK’nın 446/1-a bendi gereğince, toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten ortaklar iptal davası açabilir. Somut olayda, davacı vekilinin anılan genel kurul toplantısında olumsuz oy kullanmasına rağmen muhalefet şerhini tutanağa geçirmemiş olması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru değil ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK 437/7. maddesi gereğince açıklanan bu gerekçeler ile onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile sonucu itibariyle doğru olan hükmün değişik gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 25/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.