Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/2170 E. 2017/2780 K. 10.05.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/2170
KARAR NO : 2017/2780
KARAR TARİHİ : 10.05.2017

Taraflar arasında görülen davadverilen 01.06.2015 tarih ve 2014/910-2015/313 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirket ile davalılararasında, 09.03.2007 tarihinde bir “acentelik sözleşmesi” tesis edildiğini, sözleşmeye göre davacının, davalının sözleşme yapmaya, poliçe düzenlemeye, prim tahsiline ve bu hususlarda, gerekli tüm işlemleri yapmaya, süre sınırlandırması yapılmaksızın, tam yetkili kılınmış acentesi olduğunu, akdettiği mukaveleler doğrultusunda, her türlü ihbar, ihtar ve protesto gibi hakkı koruyan beyan ve belgeleri işleme koymaya, aynı zamanda bu sözleşmelerden doğabilecek ihtilaflara istinaden kendisi veya acentesi olduğu davalı namına, ilgili davaları açmaya yetkili kılındığını, davacının söz konusu acentelik sözleşmesi ve kurumsal misyonu gereğince faaliyetlerini eksiksiz bir şekilde ifa ettiğini, davalıların; Mayıs 2009 tarihinde acentelik yetkisinin kaldırıldığının önce şifahen bildirdiğini, bu aşamadan, sözleşmenin feshinin bildirildiği tarihe kadar davacı şirketin acentelik faaliyetlerinde bulunmasının da ekran kapatma yoluyla engellendiğini, davacının hiçbir kusuru olmaksızın acentelik sözleşmesinin hukuka aykırı olarak feshedildiğini, davacının uğradığı zararlara ilişkin olarak, her iki davalıdan ayrı ayrı alınmak üzere, şimdilik 10.000,00 TL, şimdilik 10.000,00 TL olmak üzere 20.000,00 TL “denkleştirme (portföv) tazminatının” ticari reeskont faizi ile birlikte fesih tarihinden itibaren davalılardan ayrı ayrı tahsili, fesih ihbar sürelerine uyulmaksızın ve haksız olarak sözleşmeyi feshettiklerinden dolayı uğranılan zarar için.’den şimdilik 10.000.00 TL, şimdilik 10.000,00 TL olmak üzere 20,000,00 TL maddi tazminatın ticari reeskont faizi ile birlikte fesih tarihinden itibaren davalılardan ayrı ayrı tahsiline, haksız fesih ile sarsılan ticari itibar için şimdilik 25.000.00 TL, şimdilik 25,000,00 TL olmak üzere 50,000,00 TL manevi tazminatın ticari reeskont faizi ile birlikte fesih tarihinden itibaren her iki davalıdan ayrı ayrı tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

-/-

Davalılar vekili, taraflar arasında TTK 102. ve devamı maddeleri gereğince akdedilmiş bir acentelik sözleşmesinin bulunduğunu, davacı acentenin sağlayıcı olan müvekkili ile arasında akdedilen ve sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşme (acentelik sözleşmesi) uyarınca belli bölge içinde daimi surette ticari işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerin 3. şahıslar arasında kurulmasında aracılık ettiğini ve bu sözleşmeleri müvekkili adına yaptığını, bu nedenle davacı ile davalı şirketlerin aralarında bu ilişkinin yürütülmesi için 09.03.2007 tarihli imzaladıklarını, sözleşmenin devamı sırasında davacının, davalı şirketlerin sözleşme gereğince yerine getirilmesi gereken hususlara aykırı davranış ve edimlerini yerine getirmemesi nedeni ile gerek sözlü, gerekse yazılı uyarılara uymaması sonucunda Beyoğlu 5. Noterliği’nin 27.08.2009 tarih yevmiye nolu ihtarnamesi ile acentelik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini ve vekaletten azledildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı ile davalılar arasında 09/03/2007 tarihinde acentelik sözleşmesi tesis edildiği, davacı tarafın davalıların acenteliğini 27/08/2009 tarihindeki fesih bildirim süresine kadar sürdürdüğü, davacının faaliyetleri sırasında davalının onayını almadan aynı zamanda başka firmaların acenteliğini yaptığı hususunda da taraflar arasında itilaf bulunmadığı bu haliyle çözülmesi gereken hukuki sorunun davalı tarafın sözleşmeyi feshetmesinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı hususuna ilişkin, olduğu davalı tarafın davacının tahsil ettiği primleri ödemesi gereken tarihlerde ödemediğini bu nedenle fesih bildirimin haklı nedene dayandığını iddia ettiği, bilirkişi raporuyla yapılan incelemede davalı tarafın bu iddiasının somut bir belgeye dayanmadığı, aynı zamanda davalı tarafın sözleşmenin feshedilmesinde davacı firmanın başka bir firmanın acenteliğini yapması hususunu haklı sebebe gerekçe gösterdiği, ancak davalı tarafın sözleşmeyi yaptığı sırada ve fesih ihbar süresine kadar davacının bu eylemine herhangi bir itirazda bulunmadığı bu haliyle aracılık faaliyetini zımni olarak kabul ettiği, fesih ihbarnamesinde de fesih gerekçesi olarak başka bir firmanın acenteliğinin üstlenilmesi hususunun gösterilmediği bu haliyle davalı tarafın acentelik sözleşmesine haksız olarak feshettiği yönünde mahkemece kesin kanaat hasıl olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafından ihbar süresine uyulmadan feshedilmesinin haksız olduğu, davacının müspet ve menfi zararının tazmin edilmesinin gerektiği portföy zararının maddi zarar kapsamında değerlendirilebileceği, bu zararın son 2 yılda elde edilen kazancın yıllık ortalamasının tavan olarak hesaplanması gerektiği, bu haliyle bilirkişi raporundaki hesaplamanın yerinde olduğu anlaşılmakla davacı tarafın portföy tazminat talebinin dava ve ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulü ile 64.428 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, her ne kadar davacı taraf sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle şirketin ticari itibarının zedelendiği gerekçesiyle manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de bu hususu kanıtlanamadığından bu konudaki talebinin reddine, davacı tarafın fesih ihbar sürelerine uyulmaksızın sözleşmenin feshedilmesinden dolayı ayrıca maddi zararının bulunduğu ispat edilemediğinden maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı …vekili temyiz etmiştir.
Dava, sigorta acentelik sözleşmesinin haksız feshine dayalı denkleştirme (portföy) tazminatı istemine ilişkindir.
102/son da saklı tutulan düzenlemeler arasında sigorta acenteleri ile ilgili olarak 6102 sayılı Sigortacılık Kanunu yer alırözel kanun-genel kanun ilişkisi dikkate alındığında, acenteye ilişkin hükümler sigorta acenteleri hakkında öncelikle uygulanacaktır. 23/son hükmü, “Türk Ticaret Kanunu’nun acentelere ilişkin hükümleri sigorta acenteleri hakkında da uygulanır” şeklindedir (ayni yönde TTK m. 120/3). Kısaca, sigorta acenteleri bakımından öncelikle uygulanacak kanun Sigortacılık Kanunu’dur. Bu durum karşısında, genel olarak Türk Ticaret Kanunu m. 122 uyarınca acentenin denkleştirme tazminatı talep edilebilmesi için aranan koşullar; sözleşmenin sona ermesi, yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da “önemli menfaatler” elde edilmesi, acentenin ücret kaybına uğraması, denkleştirme ödenmesinin hakkaniyete uygun olmasıdır. Ancak Sigortacılık Kanunu’nda acentenin ücret kaybına uğraması koşulu yer almamaktadır. Sigortacılık Kanunu’nda denleştirme için aranan

kıstaslar, müvekkilinin menfaati ve hakkaniyetttir. Denkleştirme talebi için kanunun aradığı şartlar kümülatiftir. Bu bağlamda, öncelikle yeni müşteri çevresinin yaratıldığını, var olan müşterilerle ilişkinin geliştirilip genişletildiğini ve bu müşteriler sebebiyle müvekkilinin önemli menfaatler elde ettiğini ispat yükü acente üzerindedir. Buna mukabil müvekkil, denkleştirme talebinin hakkaniyetE uygun olmadığını veya bedelin indirilmesi gerektiğini ispat yükü altındadır
Bu durumda, yukarıda belirlenen denkleştirme (portföy) tazminatı talep koşulları ile ispat kuralları gözönüne alınarak, somut olay değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı …Ş’ye iadesine, 10.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.