YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1936
KARAR NO : 2017/1678
KARAR TARİHİ : 21.03.2017
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada … … 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/06/2015 tarih ve 2014/160-2015/436 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, … San. ve Tic. A.Ş’nin sigortalısı bulunduğu, müvekkili şirket nezdinde 28/02/2012/2013 vadeli Makine Kırılması Sigorta Poliçesinin, … Sigorta A.Ş’nin jeran olarak yer aldığı 3 ayrı sigorta şirketi tarafından müştereken teminat altına alınmış olup, müvekkilinin hissesinin % 30,5 olarak kabul edildiğini, sigortalıya ait … marka, 30 ton kapasiteli, 2012 yılı imali 2 adet kafes yapıda, tek kirişli açık saha portal vincin çalıştığı beton zeminde döşeli bulunan bir tarafta 300 mt, diğer tarafta 300 mt olan 2 adet rayın alt plakalarında eğilme, çatlama, ray altındaki plakalarda eğilme, beton zeminde çökme şeklinde hasar meydana geldiğini, vincin montajının davalı tarafından yapılıp, 2012 yılı Temmuz ayında sigortalıya teslim edildiğini, sonrasında ise söz konusu portal vincin ray altı plakalarında oynamalar tespit edildiğini, işbu hasar sebebiyle sigortalıya hasar bedelini ödeyen müvekkilinin sigortalısının haklarına halef olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 51.850,00 USD’nin fiili ödeme günündeki kur üzerinden TL karşılığının 09/12/2013 ödeme tarihinden itibaren Merkez Bankası’nın dövize uyguladığı en yüksek oranlı faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, hasar nedeniyle müvekkili şirkete süresinde herhangi bir bildirimde bulunulmadığını, ihbar edilmeyen hasarın, açık kanun hükmü uyarınca kabul edilmiş sayılması nedeniyle davacı tarafın talebinin haksız ve dayanaksız olduğunu, hasarın meydana gelmesinde müvekkili şirketin hiçbir kusurunun bulunmadığını, vincin montajının, yapılacağı vinç yolunun hazırlanması ve tasarımının tamamen davacı taraf sigortalısının sorumluluğunda olup, vincin üretiminden kaynaklanan bir sorun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafından dosyaya sunulan sigorta sözleşmesinin rizikonun gerçekleşmesinden sonra tanzim edildiği, rizikonun gerçekleştiğinin sigorta sözleşmesinin tanzimi öncesinde sigorta ettiren tarafından bilindiği, bu nedenle TTK’nın 1458. m. uyarınca sigorta sözleşmesinin geçersiz olduğu, geçersiz sigorta sözleşmesine dayanılarak yapılan sigorta tazminatı ödemesinin davacıya TTK’nın 1472. maddesindeki halefiyet kuralına istinaden yasal halefiyet hakkı kazandırmadığı ve rücuen dava açma hakkı vermediği, kaldı ki, dava konusu iki adet portal vinçte meydana gelen hasarın kök nedeninin, zemin betonunun yeterli kalitede olmaması olduğu, zemin sağlam olmadığı ve hareket ettiği sürece zeminin üzerindeki yapıyı hiçbir konstrüksiyonun emniyet altına alamayacağı, alt yapı sağlam değilse üst yapının eninde sonunda kırılacağı ve çökeceğinin teknik bilirkişi heyetince belirtilmiş olması, hasarlanan portal vinç raylarının temini, rayların yerleştirileceği beton zemin inşaatının yapılması ve rayların beton zemine döşenmesi işlerinin davacının sigortalısının sorumluluk alanında olması ve sigortalı firma tarafından dava dışı bir firmaya bu işlerin yaptırılması nedeniyle davalı şirketin davaya konu hasar konusunda kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, makine kırılma sigorta poliçesine dayalı rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece sigorta sözleşmesinin rizikonun gerçekleşmesinden sonra tanzim edildiği, rizikonun gerçekleştiğinin sözleşmenin tanzimi öncesinde sigorta ettiren tarafından bilindiği, bu nedenle sigorta sözleşmesinin geçersiz olduğu, geçersiz sigorta sözleşmesine dayanılarak yapılan sigorta tazminatı ödemesinin davacıya halefiyet hakkı kazandırmadığı gerekçesine yer verilmiş ise de, jeran tarafından yapılan poliçe ile davacı poliçesinin teminat başlangıç ve süresinin aynı tarihleri kapsaması, ayrıca temlik mevcut olup belgesinin de dosyada bulunduğunun anlaşılması karşısında işbu değerlendirme yerinde bulunmamaktadır. Ayrıca, mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda hasarın meydana gelmesinde davalının kusurunun bulunmadığından bahisle de davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı tarafından bilirkişi raporuna karşı, daha önce alınan teknik rapordaki ” … portal vinç için verilen tekerlek yükü değerlerinden raya dik maksimum yatay kuvvet değerinin (=23,4 kn) oldukça küçük alınmış olması, kesme kuvvetinin bulonlarla temele aktarılması, mevcut temel betonu kalitesinin düşük olması nedenleriyle portal vinç yürüme yolunda hasarlar meydana gelmiştir.” şeklindeki tespit uyarınca davalının da hasarın meydana gelmesinde kusurlu olduğundan bahisle ciddi ve somut itirazlarda bulunulduğu anlaşılmakla, işbu itirazları karşılar şekilde ek rapor alınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik incelemeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.