Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/1528 E. 2017/714 K. 09.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1528
KARAR NO : 2017/714
KARAR TARİHİ : 09.02.2017

Taraflar arasında görülen davada sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.02.2017 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacılar vekili davalı vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalının hesabına davacıların müşterilerinin hesaplarından muhtelif tarihlerde yapılan çıkış belgesiyle para aktarıldığını, yapılan işlemleri banka çalışanı davalının anlaşarak gerçekleştirdiğini, banka çalışanının ceza mahkemesinde yargılanarak zimmetten ceza aldığını ileri sürerek, davacıların uğramış oldukları zararların ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının hesabına gelen havalelerden müvekkilinin haberdar olmadığını, havale tutarlarının hesabına tekrar iade edildiğini, davalının izni ve haberi olmaksızın yapılan havaleden davalının sorumlu tutulamayacağını, davalı sebepsiz zenginleşmediğinden müvekkiline karşı dava açılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacıların müşterilerinin hesaplarından davacı çalışan davalı …’in hesabına havaleler yaptığı, işlemsiz bir hesap niteliğinde bulunmadığından davalının yapılan havalelerden haberdar olunmadığı yönündeki savunmasına itibar edilemeyeceği, davalı hesabına aktarılan 31.170,00 TL’nin hesabına aktarıldığı, sahte talimatlarla müşterilerden habersiz olarak işlemleri yaptığı, ile davalının birlikte hareket ettiği her ikisinin de davacıları zarara uğrattığı gerekçesiyle; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

…/…

2- Dava dilekçesinde davacılar çalışanı davacı müşterilerinin hesaplarından yapılan usulsüz işlemlerle davalının yapıldığı, davalı hesabına geçen bu paraların tekrar hesabına havale edildiği, davalının yapılan işlemlerden haberdar bulunduğu ve sebepsiz zenginleştiği ileri sürülerek davalı hesabına aktarılan bu paraların tahsili istenmiş; davalı vekilince ise davalının hesabına gelen havalelerden müvekkilinin haberdar olmadığını, davalının hesabına gelen paralardan Müge Ulusoy’un hesabına yapılan havalelerin davalının izni ve haberi olmaksızın . çalışanlarının usulsüz işlemleriyle yapıldığını, davalının sorumlu tutulamayacağını savunmuştur.
Türk Medeni Kanununun “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Bu suretle, davalının, hesabının bulunduğu . çalışanlarının davacılar çalışanıle birlikte hareket ederek, haberi olmaksızın hesabına bilgisi dışında Müge Ulusoy tarafından gönderilen havaleleri tekrar hesabına yine bilgisi dışında usulsüz işlemlerle havale edildiği savunmasını ispatı için talepte bulunduğu davalının nezdindeki hesabı ve yapılan işlemlere ilişkin kayıtların incelenmesi gerekmektedir.
Ayrıca, davaya dayanak haksız ödemeleri yapan hakkında sayılı dosyasıyla ceza davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde sanık özel evrakta müteselsil şekilde sahtecilik suçunu işlediğinin ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160. maddesi uyarınca müteselsil şekilde zimmet suçunu işlediğinin sübuta erdiği kabul edilerek cezalandırılmasına karar verildiği; adı geçen ceza dosyasında davalı …’in sanık olarak yargılanmadığı anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece, ceza mahkemesinde saptanan maddi olguların hukuk hâkimini bağlayacağı düşünülerek, ceza dava dosyası incelenmek o davada belirlenen maddi olgularla dava konusu uyuşmazlıkta yer alan unsurlar karşılaştırılmak; yine davalının savunmaları üzerinde durularak hesabının bulunduğu banka kayıtları, havale talimatları ve kamera kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle, yapılan işlemler ile akıbetlerinin, böylece davalının sorumlu olup olmadığının belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılması, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, ile davalının birlikte hareket ettiği her ikisinin de davacıları zarara uğrattığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.