Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/14993 E. 2018/7806 K. 11.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14993
KARAR NO : 2018/7806
KARAR TARİHİ : 11.12.2018

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … … 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 19/07/2016 tarih ve 2014/595-2016/593 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 11.12.2018 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının uzun yıllardan beri müvekkili şirketin yönetim kurulu başkanlığı ve murahhas üyeliğini yaptığını, müvekkili aleyhine takip başlattığını ve takibin kesinleştiğini, müvekkili şirketin banka hesaplarına gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle icra dosyasına ödemeler yapıldığını ancak, müvekkili şirketin davalıya herhangi bir borcu olmadığının tespit edildiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalı tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti, icra dosyasına ödenen bedelin istirdadı ile davalı aleyhine tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 20 yıla yakın süre davacı şirketin yönetim kuruluna seçildiğini ve görevini layıkı ile yerine getirdiğini, birçok ortağın iştirak bedellerini ödememesi nedeniyle şirketin gelir-gider dengesinin bozulduğunu, ödeme güçlüğüne düştüğünü, bu nedenle müvekkilinin yeri geldiğinde şirkete nakit borç verdiğini, yeri geldiğinde çevresinden aldığı borç paraları, bankalardan çektiği şahsi kredileri şirket giderlerinde kullandığını, asıl harcamayı bizzat şahsi kredi kartlarını kullanmak suretiyle yaptığını, işbu alacağının tahsili için takip başlattığını, müvekkilinin davacı şirketten alacaklı olduğunu, bunu şirket ortakları ve yönetim kurulunun bildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının, davacıdan alacaklı olduğunu yazılı belge ile ispat edemediği, davalının savunması kapsamında davacı şirketin rutin işlerinin yürütülebilmesi için davalı tarafından şahsi hesaplarından yapılan harcamaları hangi işler için ne miktarda ve ne zaman kime ödeme yapıldığı hususunda ileride uyuşmazlık çıkması halinde karşılaşabilecek ispat sorunlarını aşmak için, bir belgeler dizisi, davacı şirket kayıtlarında da davalının, şirketten alacaklı olduğuna ilişkin kayıtlara rastlanılmadığı; bu kapsamda, davalının davacı şirketten alacaklı olduğunu ispat edemediği gerekçesiyle, davacının borçlu olmadığının tespitine, 66.346,55 TL’nin de davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 10.833,21 TL, %20 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 3.476,72 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 11/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.