Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/14596 E. 2018/7088 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14596
KARAR NO : 2018/7088
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/03/2016 tarih ve 2014/1349-2016/320 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 13.11.2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacılar vekili Av … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalıların her istendiği an geri ödeneceği ve yatırılan paralar karşılığı yüksek faiz verileceği garantisiyle para topladıklarını, bu kapsamda davacılardan da hisse senedi talep formu ile hisse senedi devir ve kabul sözleşmesi başlıklı belgeler karşılığında para alındığını, ancak davacılar tarafından istenmesine rağmen alınan paranın geri ödenmediğini, davalıların eylemlerinin hukuki dayanağının bulunmadığını, …, Bankalar Kanunu ve SPK hükümlerinin ihlal edildiğini, anılan kanunlar uyarınca davacıların şirket ortağı yapılmasının mümkün bulunmadığını, şirket yönetim kurulu üyelerinin yürütülen bu faaliyetler nedeniyle defalarca yargılandıklarını ve mahkum edildiklerini, yapılan bu yargılamalar neticesinde şirket defterlerinde bulunan kayıtların gerçeği yansıtmadığının tespit edildiğini, …’nın 336. maddesi uyarınca davalı …’ın da ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, davalı şirketlerle geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğüne, 65.000,00 DM karşılığı 93.374,16 TL alacağın avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davacı …’nin davalı şirketlerin, diğer davacının ise davalı …nin ortağı olduğunu, bu ortaklığın mevzuata uygun geçerli bir ortaklık niteliğinde bulunduğunu, …’nın 329. ve 405. maddeleri gereğince anonim şirket ortaklarının sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemeyeceklerini, hak düşürücü sürenin ve zamanaşımı süresinin dolduğunu, davalı …’a husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıların davalı şirketlerde geçerli bir ortaklığının olduğu ve … hükümlerine göre payını
şirketten talep edemeyecekleri, davacıların ortaklığının geçerli olmadığı düşünülse bile bu kez eylemin haksız fiil niteliğinde olduğu, 2000 tarihinde hissedar olunduğu, haksız fiil tarihinin de bu tarih olacağı, davalılar vekilinin süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu, davalılar hakkında hile ve desise teşkil edecek dolandırıcılık eyleminden yapılmış herhangi bir ceza soruşturması ve kovuşturmasının olmadığı, şirket yetkililerinin kendilerini istedikleri zaman yatırdıkları parayı alabilecekleri yönünde beyanları ile kandırdıkları iddia edilmiş ise de davacıların ortak olduklarını bilmeleri gerektiği ve şirket yetkililerinin bu basit yalanlarının hile ve desise niteliğinde olmadığı, bu nedenle dolandırıcılık eyleminin de davacılar tarafından yasal delil ile ispatlanamadığı,davacı …’nin hissedar olmak için verdiği 15.000 DM bedelin primli bedel ile hisse senedi nominal bedel arasındaki farkını alabileceği gerekçesiyle, davacı …’nin davalılara yönelik açmış olduğu davasının sübut bulmaması nedeniyle reddine, davacı …’nin davalılara yönelik açmış olduğu davasının kısmen kabulüne, 21.694,62 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’ye verilmesine, davacı …’nin fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti, hukuka aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğü ve davalılar tarafından tahsil edilen paranın istirdadı istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacıların davalı şirket temsilcilerinin paralarını istedikleri an geri alabilecekleri ve yüksek oranda kar verileceği vaadi nedeniyle ödeme yaptıklarını, davalıların yasalara aykırı şekilde davacılardan para tahsil ettiklerini, geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığını ileri sürmüştür.
Davalılar vekili, davacı …’nin davalı şirketlerin, diğer davacının ise davalı …nin ortağı olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, ortağın sermaye olarak koyduğu parayı istemesinin mümkün bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, davacıların davalı şirketlerde geçerli bir ortaklığının olduğu gerekçesiyle davacı …’nin davasının reddine, davacı …’nin davasının kısmen kabulüne karar verilmiş ise de Dairemizden geçen diğer emsal dosyalardan da anlaşılacağı üzere … Grubu şirketlerinin fiili ve hukuki irtibat halinde oldukları, birlikte hareket ederek para toplama amacıyla belgeler karşılığında para tahsil ettikleri, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini reddettikleri böylelikle haksız fiilde bulundukları anlaşılmaktadır. Bu itibarla mahkemece, tüm davalıların hukuki durumunun bu esaslara göre değerlendirilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı …’nın 336. maddesi uyarınca davalı … hakkındaki davanın reddine karar verilmesi de doğru değildir. Zira, 6762 sayılı …’nın 336/5. maddesinde tarif edilen gerek kanunların gerekse sözleşmelerin kendisine yüklediği sair vazifelerin kasten ve ihmal neticesi yapılmaması, …’nın 321/son maddesinde de, temsile ve idareye salahiyetli olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirketin sorumlu olacağı hükme bağlandığından adı geçen davalının da davalı şirketlerin yönetim kurulu üyesi olarak gerek MK’nın 50. maddesi gerekse de …’nın 321/son maddesi uyarınca zarardan sorumlu tutulabileceği gözetilmeksizin bu davalı yönünden de davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
Yine mahkemece “…davacıların ortaklığının geçerli olmadığı düşünülse bile bu kez eylemin haksız fiil niteliğinde olduğu, 2000 tarihinde hissedar olunduğu, haksız fiil tarihinin
de bu tarih olacağı, davalılar vekilinin süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu….” gerekçesine yer verilmiş ise de davalı taraf davada bir yandan davacıların davalı şirketlerin ortağı olduklarını bildirirken, diğer yandan yatırılan paranın istendiği an geri alınabileceğine inandırıp, güven telkin edilen ve … dışında yatırdıkları paralarını alamayacaklarının anlaşılması üzerine işbu davayı açtığı ileri sürülen davacılara karşı, paranın yatırılış tarihine göre zamanaşımı süresinin dolduğunu savunmasının ve bu şekilde zamanaşımı def’inin ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşır bir tutum olmadığı açıktır (Dairemizin emsal 15/05/2017 2016/8035 E. 2017/2870K. Sayılı ilamı). Bu itibarla davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 1.111,96 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan müştereken ve müteselsilenden alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine, 15/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.