Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/1448 E. 2017/4198 K. 11.09.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/1448
KARAR NO : 2017/4198
KARAR TARİHİ : 11.09.2017

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/06/2015 tarih ve 2012/1284-2015/556 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette %49,96 oranında hissedar olduğunu, taraflar ve şirketin diğer ortaklarından dava dışı Kawasaki firması arasında imzalanan iş ortaklığı sözleşmesine göre davalı şirketin 4 kişiden oluşacak yönetim kurulunun müvekkili ve Kawasaki firmasının ikişer aday göstermesi ile oluşturulacağını, ancak 19.07.2012 tarihli genel kurulda yapılan yönetim kurulu seçiminde müvekkilinin aday göstermediğini, davalı şirketin genel kurulunda olması gerekenden daha az oranda kâr dağıtımı kararı alınmasının TMK’nın 2’inci maddesine aykırılık taşıdığını, ayrıca zabıtlara geçmemekle birlikte davalı şirket vekilinin dava konusu genel kurula vekaletnamesiz katılıp kararlarına alınmasına etki ettiğini, kararı da tutanağa bizzat yazdırdığını, şirket ana sözleşmesinin genel müdür atanmasında yönetim kurulunu yetkili kaldığı halde bu atamanın genel kurulda yapıldığını, bu halin de yetki gaspı mahiyeti taşıdığını ileri sürerek 19.07.2012 tarihli genel kurul kararlarının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, kendisine yapılan uyarıya rağmen davacının yönetim kurulu için 2 aday belirleyip bunu bildirmediğini, kaldı ki hissedarlar arasında yapılan sözleşmelere aykırılık sebebiyle genel kurul kararının iptalinin istenemeyeceğini, genel kurulun kâr payı hususunda kendisine tanınan takdir hakkını kullandığını, dağıtılabilir kârın %50’sinin dağıtılmasına karar verildiğini, vekaletnameye dayanarak davalı şirket vekilinin toplantıda hazır bulunduğunu, ancak hiç bir pay sahibinin temsil edilmeyip kararlara da etkide bulunulmadığını, aynı toplantıda atanan genel müdürün zaten 30.04.2012 tarihli yönetim kurulu kararı ile de tayin edildiğini, genel kurulda bu yönde alınan kararın ise tüm pay sahiplerine duyurma ve Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmasını amaçladığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, daha sonraki genel kurullarda 2014 yılı öncesi kârlarının dağıtımına karar verildiğinden kâr dağıtımı hakkındaki kararın iptali isteminin konusuz kaldığı, adi ortaklık sözleşmesine aykırılığın genel kurul kararlarının iptalini gerektirmeyeceği, genel müdür seçimi ile ilgili genel kurul kararının yönetim kurulu kararı ile aynı yönde olduğu, ayrıca genel kurulun en üst karar organı olması sebebiyle genel müdür atanmasına dair kararın iptali talebinin yerinde görülmediği, davalı şirket vekilinin toplantıda alınan kararlara etki ettiği iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle kâr dağıtımı ile ilgili genel kurul kararının iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer kararların iptali isteminin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Dava, genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkin olup davacı 19.07.2012 tarihli genel kurulda davalı şirkete genel müdür atanmasının yetki gaspı mahiyeti taşıdığını ileri sürerek bu yöndeki kararın da iptalini istemiştir. Dava konusu genel kurul toplantısının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 375/1-d bendinde müdürlerin ve aynı işleve sahip kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ile görevden alınmaları yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Bu durumda dava konusu genel kurul toplantısında davalı şirkete genel müdür atanmasına ilişkin alınan 6 nolu kararın yoklukla malul olduğu nazara alınarak butlanına karar verilmesi gerekirken genel müdür seçimine ilişkin kararın yönetim kurulu kararı ile aynı yönde olduğu ve genel kurulun en üst karar organı olması sebebiyle iptal talebinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın bu yönden de reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.