Yargıtay Kararı 11. Hukuk Dairesi 2016/14259 E. 2018/7710 K. 06.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 11. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/14259
KARAR NO : 2018/7710
KARAR TARİHİ : 06.12.2018

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen davada…Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 31/05/2016 tarih ve 2013/97-2016/351 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 04/12/2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı asil ve vekili Av. … dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında “Gazipaşa Atatürk Parkı” peyzaj projesinin davacı tarafından çizilmesi hususnda anlaşma sağlandığını, davacının davalı Belediyenin özel isteği ve daveti ile keşif ve metraj çalışmalarına katılarak işe başladığını, söz konusu keşif ve metraj çalışmalarına katkı yapmak amacıyla … Büyükşehir Beledilesi Park ve Bahçeler Müdürlüğünde görev yapan planlama şefi Ülkü Şimşek Tutak’ın da müvekkili ile birlikte davet edildiğini, gerekli çalışmalar yapılarak davacıya ait projenin kargo ile…Belediye Başkanlığına teslim edildiğini, meslek odasından proje alanıyla ilgili sicil durum belgesi alındığını, çizilen projenin davalı … tarafından beğenilerek uygulanmasının yapılması kararı alındığını, ancak zamanın belirli olmadığını Belediye Başkanının davacıyı araması ile öğrendiğini, aradan uzunca bir süre geçtiği için davacının projenin rafa kaldırıldığını düşündüğünü, daha sonra davacının kendisine haber verilmeden alanda uygulamaya geçirdiğini öğrendiğini, davalı …’nin…Atatük parkı peyzaj uygulamasının yapısal ve bitkisel düzenlemelerini kendi belirlediği uygulama elemanlarınca tamamlayarak parkı hizmete açtığını, ancak davacıya proje karşılığı herhangi bir bedel ödenmediğini, tespit dosyası ile proje üzerinde bir kısım değişikliklerin yapıldığının belirlendiğini, davacının FSEK in 16. maddesi gereği eserde değişiklik yapılmasını menetmek hakkına sahip olduğunu, izinsiz bir şekilde projesinde değişiklik yapılması nedeniyle davacının maddi manevi zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 85.000,00 TL maddi tazminatın, 100.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş, Belediyelerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 5393 sayılı Belediye Kanunu gereği ihale usulü ile ve yazılı şekilde mal ve hizmet alımı yapabildiklerini, davacı ile belediye arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını, söz konusu projenin 42.000 m² değil, 9.000 m² civarında olduğunu, uygulanan projenin 2007 yılından beri sözleşmeli olarak çalışan mimar Koray Taş tarafından hazırlandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davanın niteliği gereği senetle ispat kuralının bulunmadığı, ancak davacının belediye gibi bir kamu kurumundan resmi teklif almadan, sözleşme yapmadan ya da ihaleye girmeden kapsamlı şekilde proje hazırlayıp posta yolu ile göndermesinin mesleğin çalışma biçimine ve hayatın olağan akışına ters düştüğü, davacının projesini kendi kusuru ile alenileştirdiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında peyzaj projesine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Kanunun 184. maddesine göre, hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.
Tahkikatın bittiğinin tefhiminden sonra, sözlü yargılama aşamasına geçileceği konusunda şüphe yoktur. Burada açıklığa kavuşturulması gereken husus, tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği celseden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için yeni bir gün tayininin zorunlu olup olmadığı hususudur.
Sözlü yargılama 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 186. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde, “Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.” hükmünü amirdir.
Bu maddede, taraflara davetiye çıkarılacağı belirtilmiş ise de, HMK’nın 184. maddesine uygun olarak, tarafların tamamının hazır olduğu yargılama sırasında, hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verip, tarafların bütün tahkikat hakkındaki açıklamalarını dinleyip, tahkikatı gerektiren bir hususun kalmadığını belirledikten sonra, yüzlerine karşı tahkikatın bittiğini tefhim etmişse, sözlü yargılama hakkında da görüşlerini sorması gerekir.
Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, taraflardan bir kısmının hazır olmaması veya hazır olan taraflardan biri ya da tamamının, mahkemeden sözlü yargılama için duruşma günü tayin edilmesini istemeleri halinde, sözlü yargılama için HMK’nın 186. maddesine uygun olarak duruşma günü belirlenmesi ve bu durumun duruşmada olmayan taraflara meşruhatlı davetiye ile tebliğ edilmesi gerekir.
Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, tarafların tamamının hazır ve sözlü yargılama için yeni duruşma günü verilmesini istemediklerini beyan etmeleri halinde, bu husus duruşma tutanağına yazıldıktan sonra, sözlü yargılamaya geçilir, taraflara HMK’nın 186/2. maddesine göre son sözleri sorulur, son sözleri dinlendikten sonra, mahkeme hükmünü verir.
Somut uyuşmazlıkta davacı vekilinin hazır olmadığı 31/05/2016 tarihli duruşmada, davacı vekilinin mazeret dilekçesi sunduğu belirtilerek davacı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verilmiş, davalı vekili ise davanın reddini talep ederiz demiştir. Mahkemece, tahkikatın bittiği belirtilmediği gibi, sözlü yargılama için duruşma günü belirlenmemiş, tahkikatın bittiği ve sözlü yargılamaya geçileceği hususu hazır olmayan davacı vekiline meşruhatlı davetiye ile tebliğ edilmemiş, duruşmanın bittiği belirtilerek hüküm verilmiştir. Bu itibarla, mahkemece HMK’nın açıklanan maddelerinde belirtilen usullere uyulmadan, tarafların iddia ve savunma hakkını kısıtlar şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
2-Kabule göre de, FSEK’in 14. maddesinde “Bir eserin umuma arzedilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını münhasıran eser sahibi tayin eder. Bütünü veya esaslı bir kısmı alenileşmemiş olan, yahut ana hatları her hangi bir suretle henüz umuma tanıtılmayan bir eserin muhtevası hakkında ancak o eserin sahibi malumat verebilir. Eserin umuma arzedilmesi veya yayımlanma tarzı, sahibinin şeref ve itibarını zedeleyecek mahiyette ise eser sahibi, başkasına yazılı izin vermiş olsa bile eserin gerek aslının gerek işlenmiş şeklinin umuma tanıtılmasını veya yayımlanmasını menedebilir. Menetme yetkisinden sözleşme ile vazgeçmek hükümsüzdür. Diğer tarafın tazminat hakkı saklıdır.” hükmü düzenlenmiş olup, umuma arz ve bunun zaman ve niteliğinin belirlenmesi hakkı eser sahibine aittir. Eser sahibinin izni olmaksızın eserden kaynaklanan haklar bir başkasınca kullanılamaz, eser sahibinin eser sahipliğinden kaynaklanan haklarına tecavüzün tespit, men ve refini, maddi ve manevi tazminatın tahsilini talep hakları bulunmaktadır. Mahkemece, davalı … tarafından yapılan…Atatürk Parkının davacı projesi mi, yoksa davalı … …a ait proje mi uygulanarak oluşturulduğu, Koray Taş’a ait proje uygulanarak oluşturuldu ise bu defa uygulanan projenin davacıya ait projenin izinsiz çoğaltılması veya işlenmesi suretiyle oluşturulmuş bir proje olup olmadığının tespiti ile davacının FSEK uyarınca eserden doğan mali ve manevi haklarının ihlal edilip edilmediğinin araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bilirkişi raporlarındaki çelişkili ve yanılgılı değerlendirmelere dayalı olarak davacının projesini kendi kusuru ile alenileştirdiği kabulüyle, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.